Haftaya Başlarken

Geçen hafta Avrupa birliğinde bankalara sermaye eklenmesi ve EFSF’nin durumu konuları gündemdeydi ve piyasalar bu gelişmelerin tümünü olumlu olarak algıladı. Geçen hafta neredeyse tüm dünya borsaları artıdaydı ve en az getiri sağlayanlardan biri de bizdik. Aynı zamanda tüm dünya’da emtialar önemli primler yaptı. Avrupa konusundaki gelişmeler ve hafta sonunda yapılan G-20 zirvesinden gelen haberler gündemin Avrupa Planı olacağını gösteriyor.

Cumartesi öğle saatlerinde sona eren G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Zirvesin’den önemli bir mesaj çıktı; “Başımıza yeni işler açmadan şu Avrupa Banka ve PIIGS krizini hemen çözün!” tonu itibariyle oldukça sert bir mesajdı.

AB dışındaki katılımcılar, krizin gittikçe yayılarak tüm dünyada ekonomik istikrarı tehdit eder hale geldiğini vurguladılar. Almanya ve Fransa’nın 3 ayaklı bir kurtarma planının ana hatlarında uzlaştığı da bildirildi.

Fakat önemli bir konu daha var. Bankalardan planın yeniden sermayelendirme ve Yunan tahvillerinde katlanılacak zarar başlıklarına yoğun itirazları var.

Zirve’de yapılan Fransız-Alman bakanlar görüşmesinde bankaların sermaye artırmaya zorlanması kesinleşti. EFSF ise PIIGS tahvili alanların zararının ilk %20’sini sigorta edecek bir tahvil güvence fonu şeklinde çalıştırılacak.

Bu arada bankaları temsil eden International Institute of Finance (IIF) bu gelişmelerden pek memnun değil hatta sinirli desek bile doğru olabilir. 21 Temmuz’da bankaların Yunan DİBS’i swap (borç değiş-tokuşu) zararının %21 olarak belirlendiğini hatırlatan IIF temsilcileri, bu miktarın üstünde zarara direneceklerini açıkladı.

Japon Maliye Bakanı Jun Azumi zirvenin ardından “AB artık aklını başına toplamak zorunda, çünkü kriz kısa bir süre zarfında çözülmezse, güçlü toparlanma yaşayan sağlıklı ekonomilere de bulaşacak.” Kanada Maliye Bakanı Jim Flaherty ise gelecek Pazar yapılacak AB Liderler Zirvesin’de beklenilen kararlar çıkmazsa, küresel resesyon olasılığının dramatik şekilde artacağını ekledi.

İngiliz Maliye Bakanı George Osborne ise Kıta’lı meslektaşlarının “Paris’i üstlerinde krizi kısa sürede çözmeleri yönünde baskıyı idrak ederek terkettiğini” açıkladı.

ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner ise basına AB’nin son adımlarının, özellikle bankaların sermayelendirilmesi kararının doğru yönde atıldığı müjdesini verdi: “Hala detaylar üstünde çalışmak gerekecek, ama Fransa ve Almanya bir kez birlikte karar verdiler mi, büyük atılımlar mümkün” dedi.

Zirve deklarasyonu, AB’ye Kurtarma Fonu EFSF’nin 440 milyar Euro kayıtlı sermayesini kaldıraçlandırması, Yuanistan’dan diğer çok borçlu devletlere bulaşmayı önlemesi ve bankalarına sermaye takviyesi taleplerini de içerdi. Zirvedee önce Çin ve Brezilya’nın başını çektiği IMF fonlarının AB’ye destek için kullanılması fikri ise şimdilik terkedildi. Ancak, Geithner AB bir kez somut plan ortaya koyarsa, IMF’nin mevcut kaynakları ile destek sağlamasına karşı olmadığını açıkladı.

Uzmanlar, bankaların Yunan DİBS’de %21’i aşan zarara katlanmaya mahkum edilmesi ve sermaye yeterlilik rasyolarını hızla yükseltmeye zorlanmaları halinde kredi kanalının tıkanarak AB’nin durgunluğa düşeceğini de iddia ediyorlar. Fakat buna elleri mahkum durumda.

SONUÇ: Tüm bu gelişmeler bu haftaya da piyasaların umutlu gireceğini gösteriyor. Bütün plan tam anlamıyla ortaya çıktığı ve uygulanmaya başladığı andan itibaren, beklenti bitmiş olacağı için piyasalar satın almak için yeni hikaye arayacaklardır. İşte tam bu aşamada, beklentiler bittiği için borsalarda ciddi kâr realizasyonları oluşabilir. Ama bu konu gelecek haftanın konusu olmaya adaydır. Belki bakarsınız o sırada Amerika’da Obama mali genişleme paketi olan 450 milyarı kongreden geçirme konusunda önemli adımlar atar veya FED yeni bir hikaye geliştirir ve piyasa coşkusu devam edebilir. Fakat normal şartlar altında AB planı kesinleştikten sonra piyasalarda bir kâr realizasyonu beklenmelidir.

Genel olarak borsaların olumlu, euro-dolar paritesinin yukarı hareket ettiği, emtiaların talep gördüğü bir hafta görebiliriz (eğer AB liderleri yeni sıkıntılar yaratacak anlaşmazlıklar yaşamazsa veya başka ters bir haber gelmezse).