İlim-i iktisat!

Israrla ekonomik durumumuzu kendi bakış açımıza göre en üst düzeyden yorumluyor

Kendi işimize yarar rakamları öne çıkarıp övünüyor

Yüksek faizle borçlanmayı büyük bir başarı olarak görüyor

Dövizin tepelerden biraz gerilere gelmesini ise bu savaşı kazanmakla eşleştiriyoruz…

İçeride dahi artık bu söylemlere pek itibar eden kalmadı!

Neden derseniz?

Yaşamın ve piyasaların gerçekleri

Bir o kadarda yatırımcıların önünü görememeleri

Hatta bu eko-endişe, ailelere ve bireylere kadar inmiş durumda!

Biz böyle bir eko-psikoloji içinde olursak, elin yabancısı haydi, haydi tedirgin olacaktır.

Onlar zaten söylemlere değil, gerçek değerlere ve eylemlere bakıyorlar

Biz eko- saldırı altındayız ve hamdolsun döviz de savaşı kazandık, ekonomiyi eski haline getirdik diyoruz…

Yabancılar ise siz ne derseniz, diyin, bu ilim-i iktisatta bir ‘’devalüasyondur’’ diye bakıyorlar ve TL de ki bu değer kaybının yeterli olup olmadığından da, henüz emin değiller!

Elbette bu yüzdende yatırım konusunda hiçte aceleci davranmıyorlar

Neden acele edecekler ki?

Onların birinci önceliği güvenli bir kazanç!

Ya TL-döviz değeri gerçek seviyesine oturmadı ise elbette getirdikleri dövizlerinin TL karşılığı ve çıkıştaki kayıpları artacaktır. Bu nedenle;

Beklerler

Beklerler

Turnayı gözünden vururlar…

Çünkü çok açık ve net olarak görüyorlar ki biz tatlı bir eko- telaş içindeyiz…

Biz kendimize taze bahar

Onlarsa bize hazan diyor!

Son on yılda ekonomimizi

Hep uçurmak için çabaladık

Bunu da her seferinde başardık aslında…

Ama çıktığımız o yükseklerden, yumuşak bir inişi hiçbir dönem başaramadık

Çıkıp, çıkıp en yükseğe ulaştığımızda, bir anda son sürat ve baş aşağı yerer hatta kayalıklara çakıldık…

Hem de ne çakılış!

Son başkanlık sistemi ile uzay merkezimizi de kurduk hamdolsun…

Artık bu seferki hedefimiz, ekonomimizi kesin atmosferi de geçirip, uzaya çıkarmak olacaktır

Zaten maliyeden sorumlu bakanımızın, yükseklere bakarak bu eko-güzelliklerden dem vurması da en büyük sinyal olsa gerek

Ama çok dikkatli olmalıyız!

Uzaya çıkmak kolay da, eğer yörüngeye oturtamazsak?

İşte o zaman hapı yutarız…

Artık uzayın kara deliklerinin hangisine kapılırsak ya da hangi galaksinin çekim alanına girersek, ara ki ekonomimizi bir daha bulabilesiniz?

Yere defaten çakıldığımız o günleri bile mumla ararız vallahi…

Gene de siz, siz olun döviz- develerini ve fincancı katırlarını ürkütecek (!) idam, beka gibi üst düzey söylemlerden uzak durun derim…

Hele, hele yasal engeller ve tehditler, eko-paniği tetikleyen en uyarıcı eko-debresandır, zinhar uygulanmamalıdır. Dövizin arkasına bakmadan, tedaviden kaçmasına neden olur!

Sözün özü;

Görünen köyün kılavuza, iyi ekonominin de methiyeye ihtiyacı yoktur!

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir