Çetin Ünsalan – İşe giden cezalandırılır

Türkiye’de ekonomi çökecek binadan gelen çatırtılarla haykıra dursun, kimileri buna kulak tıkarken, olayı cebinde yaşayanlar far görmüş tavşan gibi bakıyor. Sayıları 3 – 5 bini geçmeyen kişilerin durumunu kurtarmanın, ülke ekonomisi olduğu zannedenler ile buna inananlar arasında kaldık.

Faiz lobisi diye bağırıp, ondan sonra da onları mutlu edecek her türlü düzenlemeyi yapanlar, bir de gözümüzün içine baka baka ‘sizin için’ diyor. Bu ülkede bugüne kadar bozulmasın istenen istikrar da, rakamlara yansıyan kazançlar da hep onlar için oldu.

Üstelik bunu da akşama eve çorba götüreceği belli olmayan adama dayanarak yaptılar. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır sosyologlara bırakalım. Siz onlar için ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama onlar sizin için iyi şeyler (!) düşünüyor emin olun.

Eğer dışarıdan yeterince para gelmezse, ki gelmeyecek, bu size vergi olarak yansıyacak. Hem de en dolaylısından… Daha yerel seçimlerin maliyetini sırtlamadan, önümüze gelen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin faturasını göreceğiz. O şok bitmeden de genel seçimlerin. Bunların parası hep bizden çıkacak.

Hani normal bir harcama yapsalar, yani kanunun öngördüğü şeffaflıkta canım yanmayacak. Patlayan örtülü ödenekler, gizli iflasa sürüklenen bazı kamu kuruluşları faturanın uzun vadeye yayılmış halini de cebimize koyacak.

Temmuz itibariyle geçerli olan öğün başına 4 kuruşluk zam çoktan cebinizden giderken, maaşını alamayan ya da maaş alabileceği bir işi olmayan milyonlarca kişi var. Fakat zaten sakatlık burada başlıyor.

Vatandaş haddi aşmış iş istiyor. Dünyanın neresinde vatandaşın işsizlikten yakınmaya hakkı var? Bizde de Başbakan ‘senin de çocuğun işsiz kalsın’ bakanlar da ‘herkese iş bulacağız diye bir şey yok’ diyerek durumu halka anlatmaya çalışıyorlar, ama anlamamaktaki ısrar sürüyor.

Bir de bunların içinde terbiyesizlik yapıp çalışanlar var. Utanmadan, sıkılmadan her sabah işe gidip, her akşam eve dönüyorlar. Bunlar başta trafik olmak üzere her şeyin sorumluları… Yetmiyor; bir de potansiyel hainler yetiştiriyorlar.

Düşünsenize kendileri sokağa çıkmakla kalmayıp, çocuklarını okutuyorlar. Okuyan çocuk elbette okula gidecek. Bu ne densizliktir? Kısa zaman önce ulaşım maliyetlerine yüzde 10 zam yaptılar, yine anlamıyor vatandaş. Hatta özellikle İstanbul’da tek vasıta bir yere gitmek mümkün olmadığı için bunun yüzde 20’ye karşılık geldiğini sizlerle paylaşmıştım.

Fakat devletimiz çalışıyor. Biliyorsunuz İstanbul’da bu zatların muhteşem bir uygulaması var. Metrobüs… Diğer bir deyişle otoyolun üzerinde sürekli gidip gelen tost makineleri… Bunlara zamanında raylı sistem yapmaları önerildiyse de, kulak asmadılar. Çünkü seçime yetişecekti.

Şimdi milyon dolarlar harcadıktan sonra bunun üstten ya da alttan raylı olması gerektiğini söylüyorlar. Ama sorun yine bitmiyor. Terbiyesiz vatandaş, işe ya da okula gitmeye çalışıyor. Şimdi Metrobüs Yönetim Müdürlüğü yeni bir çalışma başlattı. Metrobüs hattındaki yoğunluğu azaltmak için zirve saatlerde, yani sabah ve akşam ücretin yüksek tutulmasını çözüm olarak görüyorlar.

Adamlar haklı… Ne işiniz var o saatte sokakta? İşe ya da okula gitmek zorunlu mu? Bu kadar işsiz varken nereye bu yolculuk? Cebi koyulan üç kuruşa rağmen, nedir bu ısrarın sebebi? Gitmeyin kardeşim bir yerlere… Gitmeyin de adamlar işi çözmüş olsun. Gidiyor musunuz? O zaman işe ya da okula gitmenin maliyeti ödersiniz.

Akıllı olup, yan gelip yatın. Niye sokağa çıkıyorsunuz? Maaş mı, geçim mi, eğitim mi? Bana bunlarla gelmeyin kardeşim…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir