Isınma Meselesi

Geçtiğimiz günlerde önemli veriler açıklandı. Bunlar ekonominin temel dengeleri ve gidişatı hakkında bilgi verdikleri için kendi başlarına zaten önemli bigilerdi. Biraraya geldiklerinde ise tekil işlevlerinin ötesinde önemli bir iş daha yaptılar. Son sıralarda çok yoğun tartışılan ve neredeyse bir ayrışmaya neden olan “ekonominin ısınması” konusuna da güncel bir katkı yaptılar. Isınma meselesinin bir kez daha gündeme taşınıp, ekonomiye ilişkin son verilerin ışığında irdenlemesine imkan sağladılar.

Önce 2011 yılının birinci üç ayına ait büyüme bulguları açıklandı. Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 2011 yılının birinci çeyreğinde ekonomi yüzde 11 gibi yüksk bir hızda büyümüştü.Bu hız  bizi dünyanın birinci sırasına yerleştiriyordu. Ekonominin böyle bir hızda büyüyor olması genel bir memnuniyet yarattı

Olayın ilk sıcaklığı geçtikten sonra farklı sesler de çıkmaya başladı. Bu kadar yüksek hızda büyümenin sonuçta ekonominin dengelerini bozacağı, ısınmasına neden olacağı, bunun da ciddi problemler yaratacağı öne sürülüyordu. Bu nedenle yüksek büyüme performansının biraz daha soğukkanlı ve temkinli karşılanmasının daha doğru olacağı söyleniyordu.

*                   *                   *

Büyüme verilerinin hemen ardından en son dış ticaret verileri açıklandı. 2011 yılının Mayıs ayında dış ticaretimiz 10.1 milyar dolar açık vermişti.Yıllık bazda ithalatımız yüzde 42.6  oranında büyürken ihracatımızın büyüme oranı yüzde 11.7’de kalmıştı. İhracatı yeterince hızlandıramadığımız, ithalattaki çılgın büyümeyi yavaşlatmayı beceremediğimiz anlaşılıyordu.

Dış ticarette açık vermeye alışıktık ama bu defaki açık hem beklentileri aşmıştı hem de bütün zamanların rekorunu kırmıştı. İlginçtir, en çok konuştuğumuz sorun olan cari açığın ana belirleyicisi olmasına rağmen dış ticaret dengemizi fazla konuşmayız. Bu defa da böyle oldu. Moral bozan dış ticaret sayılarından hemen cari açığa atladık.

Malum, şu sıralarda cari açık  ekonomide ısınmanın en önemli işareti olarak görülüyor.  On milyar dolarlık Mayıs ayı ticaret açığı ısınmanın artık had safhaya geldiğinin kanıtı olarak  algılandı. Hele bir de hızlı büyümeyle bir araya gelince, bu ölçüde büyüyen   ticaret açığı “kıyametin alameti” olarak takdim edildi.

*                   *                   *

Son sıralarda açıklanan büyüme ve dış ticarete ilişkin veriler ekonomide ciddi bir ısınma olduğunu, hemen önlem alınmazsa işin karakolda biteceğini savunanların elini güçlendirdi. Isınmaya karşı Merkez Bankasının faizi arttırmasının gerektiğini savunan bu grup tezlerini daha güvenli biçimde seslendirmeye başladılar.

Bu hafta başında açıklanan Haziran ayı enflasyon verileri bu güveni  biraz örseledi. Mayıs ayında yüzde 2.4 yükselmiş olan tüketici fiyatlarının (TÜFE) Haziran ayında yüzde 1.4 düştüğü anlaşılıyor. Haziran ayındaki düşüş büyük ölçüde gıda fiyatlarındaki gerilemeden kaynaklanıyor. Sonuçta, yıllık bazda Mayıs ayında yüzde 7.2 oranına çıkmış olan fiyat artış hızı Haziran ayında yüzde 6.2 düzeyine gerilemiş oldu.

Enflasyon ekonomideki denge bozulması ve ısınmanın temel işaretlerinden birisidir. Nitekim, Mayıs ayında tüketici fiyatlarının hızla yükselmiş olması ekonominin ısındığını savunanlar tarafından önemli bir kanıt olarak kullanıldı. Merkez bankasına faizi yükseltmesi yönünde yapılan baskının dozu arttırıldı. Arkasından gelen büyüme ve dış ticaret bilgileri bu baskıyı pekiştirdi.

Şimdi öyle görünüyor ki Haziran ayı enflasyon bulguları bu tabloyu ciddi biçimde değiştirdi. Merkez Bankası,  en azından bir süre için, “ısınmacılar”ın faiz baskısından kurtuldu gibi görünüyor.

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir