Kazım Çiloğlu – İstikrar için başkanlık şart!

Yabancının gelmesi, dövizin ucuzlaması, TL’nin değer kazanması, milli birikimlerden, işletmelerin, mülk ve gayri mülklerin, hazine arazilerinin özelleştirilmesi, iş çevresinin ne isterlerse verilmesi ve ilanihaye tüm çarpık ve alışılmadık ekonomik gelişmeler için, şimdiye kadar ne deniyordu?

Her şey siyasi istikrara bağlı

Siyasi istikrar şart!

Şimdi ne deniyor?

Bu sistem yürümüyor…

Başkanlık şart!

Bu gömlek, bu bedene uymuyormuş…

Geçmişteki gömlek değişimine bakarsak, hemen, hemen her on, on beş senede bir değişiklik şart zahir!

Ama bu seferki gömlek, öyle bir giyilip, bir çıkarılacak gibi de değil.

Zira bir değişti mi?

Moda değişiyor!

Sadece ekonomiyi değil, siyasi, sosyal tüm yaşamımızı ve devletin yapısını etkileyecek…

Aslında geriye dönüp baktığınızda bu en üst perdeden olacaklar, ‘’skeçler’’ halinde bizlere sahnelendi ve sergilenmeye de devam ediyor..

Merkez Bankası, HDP, Açılım, Yürütme ile ilgili çelişkili tartışmalar ve bu tartışmaların sonucunda, duyulan ekonomik kaygı ve piyasa tepkileri, bir, bir gözümüzün içine sokulmaya çalışılıyor!

Görün bakın, dengeleri bir bozarsak, istediklerimiz olmazsa, faiz, döviz, krediler, piyasalar ve tüm ekonomi, yerle bir olur mu, olmaz mı? demeye getiriliyor…

Nitekim, bu kadarla kalmayıp,  şimdi de, beklenmeyen ve ileri düzeye,  iktidar ile kendi yerel yöneticileri arasında(!) bir tartışmaya, hatta bir birlerini tahmin edilmeyecek düzeyde, suçlamalara kadar iş geldi dayandı…

Diğer yandan, en büyük çelişki ise tüm bu yaşananlara, sorumlu iktidarın sahip çıkması gerekirken, tam tersi, tartışmaların, devlet başkanı düzeyine çekilmesidir!

Diğer anlaşılmaz bir konu da, tüm bu ve benzer siyasi, ekonomik ve sosyal üst düzey sorunların, devletin en üst makamı tarafından, en alt yöneticileri olan, muhtarlara hitaben yapılmasıdır!

Gene en büyük anlaşılmayan ise başkanlık için, dört yüz milletvekili talebidir.

Oysa beş yüz elli milletvekilli parlamenter sistemde, siyasi taraf olmayanların(!) dört yüz vekil talep etmesi de siyasi karmaşa ve tartışmaları sönümleme yerine tam tersi körüklenmesine neden olmaktadır!

Önümüzde ki aylarda, hatta seçimlere kadar, göreceğim ise hep bu türden(!) iktidar ve ülke yönetimi ile ilgili sergilenen tartışmalardan oluşacaktır. Diğer bir ifade ile ‘’ekonomi altından sopa gösterilmeye’’ devam edilecektir.

Ekonomik olarak ise nereye gideceği ve nasıl sonuçlanacağı belli olmayan bu siyasi gelişmelerin, yabancı ve yerli yatırımcıları hatta hane halkına kadar inen, bir ekonomik tedirginliği ortaya koyacağı dikkate alındığında, göstergeler ne derse desin? Her kesimde durağan ekonomik davranışlara, döviz ve değerli metaller ile her zaman para eden, ekonomik enstrümanların stoklanmasına yöneleceği de aşikardır.

Bunun da en açık ekonomik yansıması koca bir istikrarsızlıktır!

 

 

 

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir