Çetin Ünsalan – Madem harcanabiliyordu…

Bir kişinin kendi çocuğu çıplak ayakla gezerken, başkalarının çocuklarına ayakkabı alması hak mıdır? Bu onu iyi bir insan, sorumluluklarını yerine getirmiş bir büyük yapar mı? Hepsi bir kenara o kişiye anne ya da baba denilebilir mi?

 

Bir ülkenin yöneticisi kendi insanı fakirlik içinde iken, elini başkasının fakirine uzatıyor, kendi insanına sadaka dağıtıyorsa, ona sorumlu bir kişi denir mi? Dostunuzla fakirliği bölüşmek ayrı, kendi çocuğunu aç bırakıp, sokak çocuklarını beslemek ayrıdır.

 

Hemen kendinizden ve çevrenizden sağlamasını yapın. Kiranız ya da konut taksidiniz dışında taksitleriniz ve borçlarınız var mı? Yalnız değilsiniz… TÜİK’in raporlarına göre nüfusun yüzde 66,5’i aynı durumda.

 

Gerçek ve borçlanmadan bir tatil yapabiliyor musunuz? Nüfusun yüzde 68,7’si yapamıyor. Deşarj olmamış, dinlenmemiş insanların da ne iş verimliliğinden bahsetmek mümkün, ne de trafikte yok yere birbirini boğazına sarılmasına şaşırmaktan.

 

TÜİK gibi rakamların tamamını iktidar lehine olumlu hale çevirmeyi, rakamlarla oynamayı görev edinmiş bir kurumun raporlarına göre bile: Bu ülkü nüfusunun yüzde 29’u beklenmedik harcamalarını karşılayamıyor. Hemen yapın sağlamasını… Kredi kartınız patladı; artık o yok. Çocuğunuz gece hastalandı; cebinizde düşünmeden harcayabilecek taksi parası var mı?

 

Tüketin diye bağırılan ve bunun üzerine ekonomi kurulan ülkede nüfusun ne kadarı eskimiş mobilyalarını değiştiremiyor dersiniz? Yüzde 68,4’ü… Mobilya değişmese de olur? Peki, bu ülke insanının içinde ne kadar fakir var? Sürekli yoksulluk oranı yüzde 15,1. Yani takribi 12 milyon insan.

 

Bir yüzde 15 de yani yine yaklaşık 12 milyon insan da yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Toplam gelir içindeki en büyük pay ücretler ve oranı yüzde 49,1. Hemen kendinizden ve çevrenizden sağlamasını yapın. Kimin aldığı maaş insan gibi yaşamasına yetiyor? Bir ülkenin en büyük eğlencesi televizyonsa, zaten geriye söylenecek bir şey kalmıyor. Çaresizlikten sosyal hayat pijama, terlik, televizyon seviyesinde…

 

Peki, toplamda ciddi maddi yoksunluk çeken insanımızın, nüfusun yüzde 29,4’ü olması ve bakan düzeyinde kriterin de asgari ücretle geçinmenin mümkün olduğu inancı seviyesinde bulunması çok dramatik bir tablo değil midir?

 

Bugün Suriyeli sorunumuz var. Ülkemizde resmi açıklamalara göre 2,2 milyon Suriyeli yaşıyor. Yine Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un ifadesine göre bu insanlara 7,6 milyar dolar harcandı. ‘O zaman sokaktaki insanlar kim’ sorusunun ise yanıtı yok. Çünkü 5 milyar dolar için krize giren Ukrayna gerçeği ortadayken, 2 milyon kişi için 7,6 milyar dolara ülke kurarsınız. Ama sefalet ortada…

 

Ama ben daha net bir soru soracağım. Bugüne kadar yoksulluğu anlattığımızda hep ‘para yok’ deniliyordu. Soru şu: Komşudan gelenlere 7,6 milyar doları nereden buldunuz? Daha önce kendi insanınız için istendiğinde neden ‘kaynak yeterli değil’ bahanesini ortaya attınız. Ayıp size, çok ayıp…

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir