Merkez bankaları ne diyor?

Merkez bankaları ne diyor?

Amerika merkez bankası(FED), Avrupa merkez bankası(ECB) ve elbette birde bizim MB açıklamalarına bakınca bir şeyler anlamamız gerekiyor(!) ama ne mümkün?

Büyük bir heyecanla beklenen açıklamalardan sonra, ortada koskoca bir soru işareti kalıyor. Bu da elbette en çok ekonomi kanallarının ve bu bağlamda finans kurumlarının ve spekülatörlerin(!) işine yarıyor.

Sabahtan akşama, bu konuda ki medya manşetlerine bakarsanız, sanki açıklamayı yapanlar ne demek istediklerini tam anlatamamışlarda, bu değerli yorumcuların kulaklarına fısıldamışlar(!)

Öyle demedi..

Böyle dedi ama..

Etkiler de, etkilemezde gibi bir sürü yorum yapıp ahkam kesiyorlar.

Birde ben olsam şöyle ya da böyle yapardım diyenler var ki demeyin gitsin…

İşte buda ekonomik psikolojik savaş olsa gerekir!

Bırakalım açıklamaları ve sonuçlanmış ekonomik verilere rakamsal ve istatistik gerekçeler aramaya! Bu en kolay ekonomik kaytarma metodudur ve reel ekonomiye hiçbir etkisi de olmadığı zaten şu andaki verilerden de çok iyi görülmektedir.

Dünyada bir parasal bolluk vardır ve bunun baş mimarı da FED’dir.

Bizdeki faizler, borsa ve hazine kağıtları çok güzel getiri sağlıyordu, hem de yabancılardan stopajda dahil hiçbir vergi alınmıyordu, oluk gibi para aktı. Aynı dönemde Allah ne verdiyse, eldeki avuçtaki tüm değerlerimizi, dolar esas alınarak(!) sattığımız için, birde bu gelirleri üstüne koyunca yedik, içtik, güldük, oynadık.

Harç bitti yapı paydos!

Şimdi ABD varlıkları daha iyi ve güvenli getiri yapıyor, fazla paralar oraya kaydı…

Zaten yabancı yeni yatırım yapmıyor ki?

Sadece banka, iletişim ve İDO gibi müşterisi hazır işletmeleri satın alıp, bir güzel para kazanıyor. Birde bu işletmeleri daha az personelle yönetmeyi ve işletmelerin gayri mülklerini de satarak, ilave kazançlar elde edip, bu paraları da ülkelerine geri götürmeyi yeğliyorlar!

Sonuç olarak, ülke ekonomisi diye her düzeyde ve kademede konuşmaya başladığımızda, hep dile getirdiğimiz konu, döviz rezervi, para giriş çıkışları, faiz oranları, borsa ve döviz değerleri…

Üretim…

İstihdam…

İhracatın ithalata oranı..

Hiç ama hiç öne çıkarılmıyor!

Bu nedenlidir ki hangi merkez bankası ne açıklarsa açıklasınlar, rakamsal değerlerden öte gitmiyor. Bu da ekonomik yaşamda hiçbir etki yaratmıyor. Bir iki günlük oynaklıklardan sonra, her şey eski tas eski hamam oluveriyor. Sağ gösterilip, sola vurulunca da, gene yumruğu küçük yatırımcıların birikimleri yiyor elbette..  

Üzülmeyelim!

FED ne yaparsa yapsın?

Bizde bu yabancı para girişine bağlı taşıma dövizle dönen ekonomi değirmeni olduğu sürece, Aralık bilemediniz, 2014 den sonra, gene girişler olacak, bizde toplumun büyük kesimi olarak bu bedelin faturasını ödemeye devam edeceğiz.

Buna da hiç şaşmayalım, zira finansal nema üzerine kurulmuş, sermayenin ve ithalatçının kazandığı ama külfetin, ücretlinin sırtına devamlı fatura edildiği ve de bu ekonomik anlayışın hala sandıkta revaç gördüğü tek ülke, Türkiye olsa gerekir?

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir