Nasıl oluyor da oluyor? Faiz ve kur-1

Fatih ÖZATAY

Daha önce ‘Nasıl oluyor da oluyor?’ dizisinde cari açık, büyüme ve para politikası bölümleri yer almıştı. Bu defa faiz haddi ve döviz kuru üzerine bir dizi yazının yer alacağı bölüme başlıyorum. İşe bir grafik ile başlayayım ve bazı sorular sorayım.

Grafik 1’de 2 Ocak 2004 ile 30 Haziran 2004 arasında gösterge Hazine tahvilinin faizi ile bir euro ve bir dolardan oluşan döviz sepetinin lira cinsinden değerinin (döviz kurunun) günlük hareketleri var. Grafik çok çarpıcı: Faiz haddi yükseliyorken döviz kuru da yükseliyor (lira değer kaybediyor), faiz haddi düşüyorken döviz kuru da düşüyor. Sık sık ileri sürüldüğü gibi yüksek faiz-düşük kur yok, tam tersi bir hareket var. Yüksek faize yüksek döviz kuru, düşük faize ise düşük döviz kuru karşı geliyor.

Grafikten hoşlanmayanlar için çok basit bir istatistik vereyim. Sözünü ettiğim dönemde iki değişken arasındaki ilişkiyi gösteren korelasyon katsayısı +0.93. Bu katsayının en fazla +1.00, en düşük ise -1.00 değerini alabileceğini hatırlatırım. Artı işaret, her iki değişken arasındaki ilişkinin ele alınan dönemde aynı yönlü olduğunu ifade ediyor. Katsayının 1’e yakın olması ise, ele alınan dönemde iki değişken arasındaki aynı yönlü ilişkinin çok güçlü olduğunu gösteriyor. Yine aynı sonuç: Yüksek faize yüksek döviz kuru, düşük faize ise düşük döviz kuru karşı geliyor. Nasıl oluyor da oluyor?

Şimdi küresel krizin oldukça öncesine gidelim. Mesela 2005 yılı olsun. ABD ve Avrupa Birliği’nde her şeyin güllük gülistanlık olduğunun düşünüldüğü bir dönem bu. Avrupa Merkez Bankası’nın politika faizini yükselttiğini düşünelim. Euronun dolar karşısında alacağı değer için ne düşünürsünüz? Bu koşullar altında, elbette euronun değerlenmesini beklemek gerekir. Yani, bir dolar sözün gelişi 0.90 euro iken, döviz kurunun 0.80’e düşmesi öngörülebilir mesela. Ne oldu? Yüksek faize, düşük döviz kuru karşı geldi. Yukarıdaki paragrafta söylediğimin tam tersi oldu. Yine aynı soru: Nasıl oluyor da oluyor?

On yıl vadeli euro cinsinden Yunanistan tahvilinin faizi bu satırların yazıldığı sırada yüzde 16.4’e çıkmıştı. Yine on yıl vadeli ve yine euro cinsinden Almanya tahvilin faizi ise aynı anlarda yüzde 3.04 düzeyindeydi. Aynı parayı kullanan iki ülke. İki ülkede de geçerli olan para politikası kararlarını Avrupa Merkez Bankası alıyor. Almanya’nın ve Yunanistan’ın merkez bankaları ise bu kararları uygulayan birer şube durumundalar. Peki, iki ülkenin faiz hadleri arasındaki fark neden bu kadar yüksek? Aynı soru: Nasıl oluyor da oluyor?

Birkaç soru daha sorayım. Hangi faiz haddi? Bir tahvili satın aldığımda ya da bir şirkete kredi verdiğimde bana ödeneceği sözü verilen nominal faiz haddi mi? Yoksa bana ödenmesini beklediğim nominal faiz haddi mi? Bu ikisi fark eder mi? Fark etmeseydi aynı parayı kullanan ve aynı para politikasının uygulandığı Almanya ile Yunanistan’ın faiz hadleri arasında böylesine derin bir uçurum olur muydu? Peki, Yunanistan eurodan vazgeçse ve drahmi kullanmaya başlasa döviz kuru yükselmez mi? Drahmi, euro ve dolar karşısından anında değer kaybetmez mi? Hem de Yunanistan tahvillerinin faizleri çok yüksekken? Yani, yüksek faiz ile yüksek döviz kuru tekrar ortaya çıkmaz mı? Hangisi doğru? Yüksek faize yüksek kur mu karşı gelir, yoksa düşük kur mu?

Son sorunun yanıtı her ikisi de doğru şeklinde. Faiz ile döviz kuru arasındaki ilişkiye bakarken, faiz haddinin neden değiştiğini anlamak çok önemli. Şimdilik bu kadarla yetinip, ayrıntılara gelecek haftalarda gireceğimi belirteyim. Dizinin bu bölümünün gelecekteki yazıları, yukarıda sorduğum çok sayıda soruyu yanıtlamaya çalışacak kısacası.

 

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir