Neden Bu Hale Geldik?

Etrafınıza baktığınızda ekonomiden siyasete, normal yaşamdan çalışma yaşamına kadar insanı mutlu kılacak bir şey bulamıyorsunuz. Siz bakmayın o duyulan günübirlik saadetlere, yüksek oy oranlarına… Vatandaş taraftarlığı bırakıp, normal hayatına döndüğünde hiç güzel bir fotoğraf vermiyor.

Bunun sağlamasını yapmak için artan üçüncü sayfa haberlerine bakmak yeterli aslında. Fakat daha gerçeğini sokakta yaşıyorsunuz. Çarşıda, pazarda, bakkalda, otobüste ve aklınıza gelen her yerde yüzü düşmüş, kara kara düşünen ve eskiyi yad ederek ‘neden bu hale geldik’ diye soran insanlar çevreliyor etrafınızı…

Şüphesiz bu noktaya gelişte, eğitimden yönetime birçok neden bulmak mümkün… Oysa televizyonlara baktığınızda ve dün ile bugünü karşılaştırdığınızda bir çöküntünün yansımasını da görüyorsunuz.

Eskiden Münir Özkul ve Adile Naşit’in bize verdiği aile fotoğrafını seyrederdik. Yoksulduk ama onurlu, ailesini öne alan, alın teriyle geçinmeye çalışan, dostluktan, sevgiden bahseden insanları seyrederdik. Onlar kuru fasulye yerdi ama hayata kattıkları lezzet yanına katık ettikleri ekmekte gizliydi. Alın teriyle kazanılan ekmekte…

Şimdi dizilere bakın. Büyük villalar, silahlar, mafyalar, illegalitenin normal kabul edildiği aileler… Öte tarafta üçkağıtçılığın, vurgunculuğun hoş gösterildiği senaryolar.

Çocukça rekabetin ve kimse 13 artı 1’i tutturamasa da bildiğiniz kadar gururlandığınız Spor Toto’nun çok gerilerde kaldığı günlerdeyiz. Şimdi bahis oyunlarının sayısını da, gününü de takip etmek zor. Herkes kısa yoldan köşeyi dönüp, televizyonda seyrettiği villanın, gece kulüplerinden çıkan toplamda 5 bin kişiyi geçmeyen insanın yaşamını özlüyor.

İnsanların birbirine yardım ederek, dayanışma içinde kazandığı Tele Maç gibi yarışma programlarından, birbirini aşağılaması üzerine kurulu yemek programlarına geldik. Aynadaki yüzümüze baktığımızda ise biz, eski biz değildik.

Cebimizdeki parayla bile lüks yaşamanın ayıp sayıldığı, son kalan 50 kuruşla alınan bir simidin paylaşıldığı çocukluk günlerinden, kredi kartıyla olmayanı harcadığımız, çeklerimizi ödememekte sakınca görmediğimiz bir ülke haline dönüştürüldük.  Dedim ya, biz eski biz değildik.

Siyaseti mizahla birlikte yapan, ülke meselelerine kahvede, sokakta kafa yoran, güzel günler hayal eden insanlar olmaktan çıktık, memleketi Kurtlar Vadisi’nden takip eden ve burada anlatılanlara kayıtsız şartsız inanır bir toplum olduk.

Milli maçlarda omuz omuza heyecan duyulan, ağır mağlubiyetler sonrasında bile gururundan feragat etmeyen, tek kanallı televizyonun başındaki siyah beyaz insanlardık. Bugün milyon avrolar kazanan futbolcularımıza bakarken, ayrı köşelerde herkes birilerine küfür ederken seyredilen, galibiyetlere bile sevinilemeyen bir resmin parçası olduk.

Dedim ya, biz eski biz değildik. Ne siyasetçilerimiz, ne dizilerimiz, ne filmlerimiz ne çocuklarımız aynı değildi. Biz dünya vatandaşı olmaya çalışırken, kendi ülkemizin vatandaşı olmayı unutmuş insanlar haline geldik.

Şimdi futbolda İstanbul’da, siyasette Ankara’da yaşananlara bir de bu pencereden bakın. İnanın şaşırmayacaksınız…

[email protected]

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir