Çetin Ünsalan – Otobüsteki Türkiye

Toplu ulaşım araçlarını, bilhassa otobüsü kullananlar şu nidayı hemen hatırlayacaktır: Arkalara doğru ilerleyelim. Hayatımızın içinde son derece doğal bir söylem olarak kanıksadığımız bu söz, Türkiye adına çok şey anlatıyor.

 

Çünkü sorun şu: Otobüsün arkaları boştur ve herkes binilen yerde öbeklenmiş ve ilerlemekten imtina etmektedir. Daha garip olan otobüse biniş anında bunu sitemli bir biçimde dile getirenlerin, seyahate başladıktan sonra içeridekilerle benzer tavra bürünmesidir.

 

Peki neden? Zira rahatça tutunabileceği, yolculuk edebileceği bir nokta bulmuştur. Ondan sonra binenler önemli değildir. İşte sorunun temeli buradan kaynaklanıyor. Bir toplu ulaşım aracında bile kendisinden başkasını düşünmeyen, mağdurken sesini çıkarıp, başkasının mağduriyetine neden olan bir toplumun, problemlerini sağlıklı tartışması mümkün değildir.

 

Bugün tüm sorunlara rağmen, ülkedeki büyük sessizliği buradan okumak gerekir. Herkes öyle ya da böyle bulunduğu noktada tutunmanın derdi peşinde. Belki de yolculuğunu otobüste ilerleyip, daha zorlaştırıcı bir noktada tamamlamanın kaygısıyla olup bitene sesini çıkarmıyor.

 

O anda hayata bakışı, ilkesi, felsefesi çöp oluyor. Sadece anlık rahatlığını düşünüyor. Bu durumda da arkası boş otobüslerin ön tarafında birikmiş ve çile çeken insanlar ortaya çıkıyor. Siyasetten ekonomiye ülkenin de manzarası bu değil mi?

 

Kıt kaynakları adilce paylaşmak yerine kendi kesesini düşünen, belki de sosyal yardım aldığı için ülkede olup bitene sesini çıkarmayan bir ülke haline gelmedik mi? Bu nedenle anlamsız bir çileyi kapımızın önünde bulmadık mı? Neden? Çünkü herkes yer tutma kavgasına kaptırdı kendini…

 

Bir de bu arkadaki boşluğun yarattığı bir başka gerçek var. Otobüs şoförü, önden kimse arkaya ilerlemediği için, durakta orta ve arka kapıyı açar. İnsanların buradan binmesini sağlar. İşte bunların içinde ücret ödemeyenler, başkasının kartını çalanlar ve aklınıza gelen her türlü kendince uyanıklığı yapanlar çıkar.

 

Dönelim Türk siyasetine… Fotoğraf aynı değil mi? Herkes bulunduğu noktayı korumanın telaşına öyle bir kapılmış ki, orta ya da arka kapıdan binip, hırsızlık yapanı ya da bedava yolculuk yapanı görmüyor. Daha kötüsü, görse de görmezlikten geliyor ve sesini çıkarmıyor.

 

İşte size otobüsteki Türkiye… Sokaktaki vatandaş buysa, memleketin de başka bir resim vermesi mümkün olabilir mi? Bence olamaz. Yaşadığımız tam da bu. Sonra seçimde birileri nasıl kazanıyor diye kafa yoruyoruz.

 

Yanıtı çok belli aslında. Bir otobüste kendi çıkarını düşünenler, otobüsteki genel refahı amaçlayanlardan fazla ise, bu sesi duymaya devam ederiz: Arkalara doğru ilerleyelim.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir