Para Politikasında Ek Sıkılaştırma

Kasım dış ticaret verileri TÜİK tarafından açıklandı. Dış ticaret açığı 7.5 milyar dolar çıktı. Piyasa 8 milyar doların üzerinde bekliyordu. Yıllık ticaret açığı uzun süredir ilk kez geriledi. İthalatın düşüşe geçmesini yansıtıyor.

Dış denge açısından bir başka olumlu haber Türkiye İhracatçılar Birliği’nden TİM geldi. Aralık ihracatı 12.1 milyar dolar ve yıllık ihracat 134.6 milyar dolar oldu. İkisi de tarihi rekordur.

Aralık enflasyon verilerini bu sabah TÜİK yayınlıyor. TÜFE’nin 2011’i çift hanede bitirmesini bekliyorum. Bu arada İstanbul Ticaret Odası İTO Ücretliler Geçinme Endeksi 2011’de yüzde 9 yükseldi.

İstisnai dönemler

Merkez Bankası yılın son günü döviz kuruna ciddi bir müdahale yaptı. Cuma günü bankanın 3 milyar dolara yakın döviz sattığı tahmin ediliyor. Kesin sayıyi iki hafta sonra öğreneceğiz. Neticede döviz sepeti yılı 2.20 TL’nin altında bitirdi.

Para ve döviz piyasalarında heyecan yeni yılda devam etti. Dün sabah internet sitesine “istisnai dönemlerde uygulanacak para politikasına ilişkin basın duyurusu” kondu. Ardından döviz satışı geldi. Açılışta 2.20 TL sınırını geçen sepet kur 2.16 TL’ye indi.

Duyuru ne diyor? Bir: Para politikası sıkılıyor. “Merkez Bankası 29 Aralık 2011 gününden itibaren ek parasal sıkılaştırmaya gitmiştir.”

İki: Bu amaçla bankaların TL ile fonlanması hem azalıyor ve hem pahalılaşıyor. “Ek parasal sıkılaştırma asıl olarak açık piyasa işlemleri yoluyla sağlanmaktadır.”

Üç: Ayrıca döviz satarak da TL likiditesi emiliyor. “Gerekmesi halinde bu işlemleri destekleyici yönde, sterilize edilmemiş (etkili) döviz satışlarının ve doğrudan müdahalelerin kullanılması söz konusu olabilmektedir.

Dört: Bu tedbirler dönemin olağan dışı koşullarına tepkidir. “Ek parasal sıkılaştırmanın güçlü, etkili ve geçici olması esastır.”

Bilek güreşi

Pazar yazımda “para politikası uzun ve tartışmalı bir konu; ayrıntılarına nasıl olsa yıl içinde gireceğim” demiştim. Doğrusu acelem yoktu. Ama çarşı karışınca evdeki hesap da bozuldu.

Lafı uzatmayıp doğrudan sonuca gelelim. Merkez Bankası’na yöneltilen eleştirilere katılmıyorum. Yönetimin hedeflerini gerçekçi buluyorum. Uygulamanın da hem hedefle hem kendi içinde tutarlı olduğunu düşünüyorum.

Ne oluyor? Geri planda “iki tarz-ı iktisat” ayırımı yatıyor. Geçmişte “sıcak paracılar” ve “kurcular” arasında entelektüel bir çekişme idi. Euro krizi sonrası gelişmeler olayı mali piyasalarla Merkez Bankası arasında bilek güreşine dönüştürdü.

Kim kazanır? Türkiye ekonomisini kısa ve uzun dönemde nasıl etkiler

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir