Paradan para kazanma dönemi

Bir yıllık döviz sepeti, borsa, altın ve faizlere bakarsanız, hepsi düzey olarak bir birinden farklı olsa da, TL bazında artı getiri yaptığı görülecektir.

Ancak enflasyonun da aynı direnci gösterip asla geri gelmediği ve yüksek değerini koruduğu görülmektedir.

Aslında ekonomimiz iyi diyip, duruyoruz ama iyi bir ekonomik ortamda en azından enflasyon ile mevduat ve kredi faizlerinin bir biri ile arasında uyum olması gerekmez mi?

Bizde bu da, dengesiz ve anlaşılmaz görülüyor!

Siz normal koşullarda, mevduatınızın faizini aldığınızda, o yılkı enflasyondan arındırdığınız zaman, size kalan kısmı ile anaparanızın en azında satın alma gücünü korumasını istersiniz değil mi?

Ama öyle olmadığı gibi birde anaparadan da eksilme ile karşı karşıya kalırsanız, ne yaparsınız?

Sağlamcılar, altın dövize, bir diğer grupta borsaya yönelecektir elbette! Çünkü belirsizlik ortamı borsalar içinde önemli bir alış fırsatı yaratmaktadır. Bu da işin ehli bilir…

Para nereye giderse orası yükselmesi de bir o kadar eko-doğal durumdur!

Bu davranış şekli de, TL ihtiyacını körüklemekte, buna cevap vermek isteyen bankalarda, mevduat faizlerini özelliklede kısa dönemlerde yükseltmektedirler.

Tam bir kısır döngü, bumerang gibi dönüp, dolaşıp tetikte durmayıp, rehavete düşeni anında vurmakta, doğru pozisyonda kalanlar ise kazançlı çıkmaktadır.

Yakın zamanda en büyük eko-alarm ise zamlar ile aşırı vergi matrahlarıdır. Bunda da en başat aktör şüphesiz akaryakıt TL fiyatlarında ki tırmanıştır.

Her ne kadar bunu, doların ve petrol varil fiyat yükselmeleri ile bağdaştırıp, zamlar savunulsa da, TL, dolar değeri düşünce, içerde ki akaryakıt fiyatları aynı nasiplenmezken, düşen petrol varil fiyatlarında iç piyasaya aynı içtenlik ve ivedilikle yansımamakta bu durumda maliyet istikrarsızlığının en temel nedeni olmaktadır.

Oysa üretim ve istihdam ile çalışanların tüketime katkı yapacak ücrete kavuşmaları, ekonomimizin düze çıkması ve sağlam zeminde durması için en önemli ve ilk şart sonrasında ise bu üretimin ihracata yönelmesidir. Önümüzde böyle bir ümit ışığı var mı, yok mu?

İşte bu soruya cevap bulamadığımız süreçte, paradan para kazanma ve fırsatları risksiz değerlendirme dönemi sürüp gidecek, bu da elbette işsizliği ve üretimden kaçışı daha da çok tetikleyecektir.

Önümüzde ki iki yıl, çatışmalar, uyum yasaları oylandığında, yaratacağı toplumsal huzursuzluk ve seçim atmosferi bu durumu daha da körükleyecektir.

 

Sözün özü;

Ekonomi bildiğini okur, hamasi söylemleri dikkate almadığı gibi, piyasalarda ”eko- duygusal”  bir hissiyat yoktur!

 

 

 

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir