Petrol Fiyatına Ne Oluyor?

Son günlerde petrol fiyatı artıyor. Enerji pahalılaşıyor. Gelişmeler iki yönden kaygı verici. Petrol fiyatlarının artması, doğrudan tüketici fiyatlarına yansıyor. Para otoritelerinin enflasyon konusundaki öngörüleri altüst oluyor. Ekonomik birimlerin alım gücü düşüyor. İkinci kaygı kaynağı, artan petrol fiyatlarının “arz yönlü şok” yaratması. Aynı üretim düzeyi daha maliyetli hale geldiğinden, üretim düşme eğilimine giriyor.
Gelişmiş ülkelerde yüzde 1 ‘in altında bir ekonomik büyüme beklenirken, küresel büyümenin yüzde 4’ün altında olabileceği tahmin edilirken petrol fiyatlarının çıkışa geçmesi, özellikle ekonomik büyüme görünümü açısından çok olumsuz bir tablo yaratıyor.

DOLARIN PETROLE GÖRE DEVALÜASYONU
İlk petrol şoku 1973 yılında Petrol İhraç Eden Ülkeler Grubu’nun (OPEC) fiyatları artırmasıyla gerçekleşmişti. 1971 yılında başlayan bir süreçte, 1973 yılı aynı zamanda Amerika’nın doların değerini altına bağlama (altın standardı) kuralını tek taraflı olarak uygulamadan kaldırdığını resmen açıkladığı yıldı. Amerika’nın doları altına karşı devalüe etmesi karşısında OPEC, doları petrole karşı da devalüe etme kararı almıştı.
1978 yılındaki ikinci fiyat artırımından sonra küresel ekonomide enflasyon için durgunluk süreci derinleşti. 1990’11 yılların ikinci yarısına kadar petrol fiyatlarına endeksli bir konjonktür yaşanmadı. 1997 yılında petrolün varil fiyatı 10 doların altına kadar geldi. Rusya, Sovyetler Birliği’nden devraldığı borçları ödeyemeyeceğini açıkladı. Küresel ekonomi açısından bu da önemli bir şoktu.

2000’li yıllar, 2002 yılından 2008 yılına kadar, başta Amerikan ekonomisi olmak üzere, Japonya hariç, küresel ekonominin oldukça hızlı büyüdüğü yıllardı. Gelişmiş ülkeler yüzde 5’in üzerinde büyürken, gelişmekte olan ülkelerin yüzde 8’i aşan büyüme oranlarını yakaladığı yıllar oldu. Küresel kriz oyunu bozdu. Oyunun bozulmasından az evvel (Temmuz 2008) petrolün varil fiyatı (Brent petrol) 150 dolara yaklaştı. Küresel krizle beraber (Aralık 2008) petrolün fiyatı 30 dolara kadar indi.

2009 yılının ikinci yarısından sonra petrol fiyatının yeniden çıkış eğilimine girdiğini görüyoruz. Ne tesadüftür ki, petrol fiyatındaki yukarı yönlü eğilim küresel düzeyde likiditenin de hızla artmaya başladığı döneme rastlıyor. Paraları rezerv para olan tüm merkez bankaları para basıyor. Tıpkı 1973 yılında OPEC tarafından gerçekleştirilen doların petrole karşı devalüe edilmesi, bu kez piyasa tarafından gerçekleştirilmiş gibi oldu.

PARA MİKTARI ARTINCA
2008 yılının ilk yarısıyla karşılaştırıldığında, küresel büyüme şimdi 2008’in yarısından daha az. Büyük ekonomilerdeki büyüme 2008’in dörtte biri kadar. Petrol fiyatları neredeyse 2008 yılının ilk yarısındaki düzeye geldi.
2008 yılında jeopolitik riskler şimdiki kadar yüksek değildi. Dolayısıyla, bu riskler fiyatlanıyor. Jeopolitik risklerin fiyatlandığı bir ortamda ekonomik nedenleri de üstüne koyarsanız, petrol fiyatının 150 doları aşması hiç de sürpriz olmayabilir.
Amerika parasal genişleme olasılığını hâlâ canlı tutuyor. Avrupa parasal genişlemenin en yoğun dönemini yaşıyor. Bütün bunların üzerine jeopolitik riskler söz konusu. Jeopolitik riskler olmasa dahi, dünyanın en önemli rezerv paralarının miktarının arttığı bu dönemde bu paraların petrole karşı değer yitirmesine şaşmamak gerekiyor.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir