“Şaşkınlık” Nasıl Sonlanır

Ekonomi yönetiminin son günlerdeki içerisinde “kriz”, “harcama kısma önerileri” taşıyan demeçleri, bunların ardından doların yükselmesi, borsanın düşmesi “şaşkınlıklara” yol açtı. Şimdi iş dünyası bu şaşkınlığın buna bağlı belirsizliğin nasıl ortadan kalkacağını soruyorlar. Bu şaşkınlıktan kurtulabilmek için ekonomi yönetiminin uluslar arası gelişmelere bağlı hangi beklentiler içinde olduğunu ve gelişmeler karşısında hangi önlemleri alacağını birkaç farklı sonuca bağlı senaryoyla ortaya koyması gerekir. Şaşkınlık ve belirsizlik ancak böyle ortadan kalkar.

Son günlerde birçok işadamı dostum arayıp, “Ekonomi yönetimi her şey yolunda açıklamalarına niye son verip, kriz korkusu yarattı? Sahiden krize mi gidiyoruz?” sorularını soruyorlar. Arada bazıları “Siz de iyimser yorumlar yapıyordunuz, tek uyarınız cari açıktı” diye bir eklemenin ardından, “Peki şimdi siz de mi kriz bekliyorsunuz?” diye soruyorlar.

Sohbet ilerledikçe son dönemde hızla düşen borsa, hızlı artan döviz üzerine sorular da yönetiyorlar. Ekonomi yönetiminin uyarı içeren son demeçleri “şaşkınlık” yaratmış, “güvensizliğe neden olmuş durumda…

Bu sorularla karşılaştığımda bir yandan ekonomi yönetiminin uyarılarının dış nedenlerinin “İki kıtadaki borç krizinin sürmekte olmasıyla” yakından ilgili olduğuna inandığımı, bir yandan da IMF ve Fitch gibi kuruluşların Türkiye değerlendirmelerindeki olumsuzluğa neden olan “cari açık” uyarısının da bunda etkili olduğunu düşündüğümü belirtiyorum.

Ayrıca, içeride ekonomi yönetiminin TL’ye biraz değer kaybettiren, ithalatı azaltan, ihracatı artıran yeni bir dengenin peşinde olduğunu düşündüğümü söylüyorum. Bununla dış ticaret açığını ve cari açığı frenlemeyi amaçladıklarını düşündüklerini belirtiyorum. Yeni bir denge arayışı içersinde olunduğunu Merkez Bankası ve BDDK önlemlerinin tam olarak istenilen sonucu vermediği, piyasayı yeterince soğutmadığını, ithalata ve tüketime fren gelmediğini kamu bankalarında kredi artışının bile yüzde 27 ile istenilen yüzde 25 seviyesinin üzerinde seyrettiğini bu nedenle ekonomi yönetiminin “Kontrollü kriz korkusu” yaratarak bir arayışa girmiş olabileceğini belirtiyorum.

Doğaldır ki, bu birçok yeni soru ile karşılaşmamı beraberinde getiriyor. “Dolar hızla yükselmesini sürdürür mü? 2 lirayı görür mü?”, “Alınan önlemler bizi krizden uzaklaştırır mı?”, “Biz de istendiği gibi tasarrufa mı yönelelim, yatırımlardan vaz mı geçelim?” gibi birçok soru birbirini izliyor.

Sohbetlerin ağırlığı “şaşkınlık” ve onun yarattığı “belirsizlik” nedeniyle gelişmelerin neler olacağı, ekonomi yönetiminin neyi niçin söylediği, yeni dönemde ne kararlar almasının beklenebileceği arayışı içerisinde geçiyor.

Aslında, bu şaşkınlığa ve belirsizliğe yanıt bulabilecek kişilerin bizler olmadığını bilmelerine karşın işadamı dostlarımız, belki ekonomi yönetiminin ne yapmakta olduğu konusunda onlardan daha fazla bilgili olabileceğimizi düşünüyorlar.

Oysa bu “şaşkınlıklarına” son verebilecek ve belirsizliği giderebilecek olanlar sadece ekonomi  yönetimi içerisinde yer alanlar. O nedenle açıklamaları onlardan beklemek gerekir. Bu dünyadaki gelişmeler nedeniyle tek yönlü bir senaryo olmayabilir. Gelişmelere göre iki ya da üç farklı senaryonun uygulamaya konulabileceği belirtilerek, bu senaryoların temel özellikleri açıklanabilirse, piyasaların “şaşkınlığı” ve onun yarattığı “belirsizlik” ortadan kaldırılabilir. Ekonomi yönetimi esas itibariyle olumsuzluğun dış gelişmelere bağlı olduğunu içeride pek sorun olmadığını cari açık sorununun da yıl sonuna doğru dengeleneceğini belirtiyorlar. O nedenle dünya ekonomisinde özellikle Amerika ve Avrupa’da gelişmelerle ilgili tahminleri ve onlara bağlı alınacak önlemleri içeren bir senaryolar paketine ihtiyaç var. Şaşkınlık da belirsizlikte ancak böyle ortadan kaldırılabilir.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir