Sofradaki Soygun

Bu sabah İstanbul’da Bayrampaşa Sebze ve Meyve Hali’nde yaşanan eylem, günlük bir protestodan çok daha büyük anlam taşıyor. Buradaki esnafın sürekli yaptığı bir ödeme, ortaya konulan bir zam ile birlikte gündeme geldi.

Gündeme gelmesinin ardından da sofra üzerinden nasıl soyulduğumuz bir kez daha ortaya çıktı. Esnafın hale giriş çıkışı trafiğe kapaması ve gece 02.30 ile 08.30 arası gerçekleştirdiği eylemde İSPARK’ın 1 Mart’tan itibaren uygulamaya konacağı fiyatlara tepki verildi.

Günde hale yaklaşık 6 bin araç giriş çıkış yapıyor. Bunun içinde yaklaşık yarısını minibüs, kamyonet ve panelvan tipi araçlar oluşturuyor. Geriye kalan yarısının yine yaklaşık yüzde 35’ini de kamyon, otobüs ve tırlar söz konusu. Bunlar ağırlıklı olarak hale giriş yapan araçlar.

Otogar giriş çıkışlarında yaşananlara benzeyen bir problem esasen. 3 saatliğine giriş yapan bir kamyonet 3 TL para ödüyor. Yeni fiyatlara bu rakam 5,5 TL’ye çıkarılmak istendi. Elbette sabahın ilk saatlerinde içeride anormal bir düzensizlik ve trafik oluştuğu için mal getiren bir kamyon çıkış maliye 20 – 30 TL’lere kadar varıyor. Sabahın ilk saatlerinde zamdan geri adım adıldı. Ama zaten 3 saat için istenen 3 TL’lik fiyat da çok ciddi bir rakam. Yani zamsız hali bile sıkıntılı.

Burada faaliyet gösteren esnafın problemi büyük… Çünkü yollar yapılmamış, yatırım yok, üzerine bir de para veriyorlar. Eskiden giriş çıkış kontrolü İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılıyordu. Ardından ihale açılıp bir firmaya devredildi. Faturasız giriş çıkışının engellenmesinden güvenliğe kadar birçok konu bunların faaliyet içine giriyor.

Ayrıca belediye halen kesilen fatura üzerinden yüzde 1, yazıhane sahiplerinden de yüzde 2 para kesiyor. Yani bildiğiniz haraç… Tüm bunların üzerine mal gidiş çıkışının hal üzerinden yapılmasının zorunlu olduğunun altını çizelim. Sadece marketler için istisna gündemde…

Peki tüm bunların soframızdaki soygun ile ne ilgilisi var diyebilirsiniz. Siz bu paraları esnafın ödediğini mi düşünüyorsunuz. Her bir kalem maliyet unsuru olarak fiyatların üzerine konuluyor ve sizin sofranıza gelen ürünlerde ödediğiniz bedellerin içine yediriliyor. Yani halde birileri zengin olsun diye, daha pahalıya domates, biber ya da portakal yiyoruz.

Herkes çarşıda pazardaki fiyatlardan yakınıyor. Enflasyonda her ay bir sebze ya da meyve rekor artışıyla gündeme geliyor. O zaman sofradaki bu soygunu da konuşmak gerekmiyor mu?

Peki işin gerçek sahibi üretici mi kazanıyor parayı? Türkiye Ziraat Odaları Birliği daha önce açıklamıştı. Market rafında gördüğümüz fiyatın ancak beşte biri çiftçinin cebine giriyor. Yani geri kalanını aracılardan kabzılamallara kadar bir kesim paylaşıyor. Yetmiyor, onların da soyulmasıyla birlikte sofraya gelen ürünün fiyatı katlanıyor.

Öyle bir sistem kurulmuş ki, Deli Dumrul’a ya da Sülün Osman’a rahmet okutuyor. Ama sormak gerekmiyor mu? Biz vatandaş olarak bunların ne kadar f arkındayız? Cebimizden çıkan para nereye ya da kimlerin cebine gidiyor? Halde gerçekleşen ihaleyi kazanıp, faaliyet halindekiler dahil…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir