Son Gelişmeler

Son günlerde hem önemli veriler açıklandı hem de önemli politika metinleri. Bugün işsizlik ve cari işlemler açığı verileri ile Orta Vadeli Program (OVP) ve 2012 bütçesi üzerinde durmak istiyorum. Önce pazartesi günü açıklanan temmuz ayına ait işsizlik verileri.

İşsizlik oranında katılık

Kriz öncesinde (2006’da ve 2007’de) ortalama işsizlik oranı yüzde 10.2 düzeyindeydi. Krizle birlikte sıçradı, sonra da zamanla düşerek kriz öncesi düzeyine indi. Şubat 2011’den bu yana mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 10.3 ile yüzde 10.1 arasında dar bir alanda oynuyor. Haziranda yüzde 10.3 düzeyindeydi temmuz ayında ise yüzde 10.1 oldu. Bir anlamda işsizlik oranında yüzde 10 dolaylarındaki katılığa geri dönmüş durumdayız (Grafik 1).

 

Bu katılık bir olumlu gelişmeyi maskelememeli. İşgücüne katılma oranında kriz öncesine kıyasla belirgin bir artış var: Temmuz ayında 2006 ve 2007 ortalamasına kıyasla yaklaşık dört puan daha fazla. Kısacası, çalışabilir nüfusa oranla daha fazla insan son yıllarda çalışmak istemiş. Bu fazlalığa rağmen işsizlik oranı sabit kalmış. Farklı bir ifadeyle, kriz öncesine kıyasla işgücünün daha fazla bir kısmına iş bulabilmişiz, daha fazla istihdam yaratmışız. Şöyle de ifade edilebilir: İşgücüne katılma oranı kriz öncesindeki düzeyinde olsaydı, şimdi işsizlik oranı daha düşük olacaktı. Bir parantez: Bu artışa karşın işgücüne katılma oranı yüzde 50 gibi çok düşük bir düzeyde; önemli bir üretim gücünü devreye sokamadığımız anlamına geliyor bu.

Cari açıkta iyileşme, yurtdışından net döviz girişinde kötüleşme

Geçen hafta ağustos ayına ait ödemeler dengesi verileri açıklandı. Temmuz ayında cari açığımız 5.3 milyar dolar düzeyindeyken ağustos ayında 3.9 milyar dolar oldu. Ama bunlar ham veriler; mevsim etkilerini barındırıyorlar. Çoğu makroekonomik veriye olduğu gibi cari işlemler hesabına da mevsim etkilerinden arındırarak bakmak gerekiyor. Öyle bakınca ağustos ayında bir ay öncesine kıyasla bir iyileşme yok. Aksine sınırlı bir miktar artıyor cari işlemler açığımız.

Bu sınırlı artış (mevsim hareketlerinden arındırıldığında) şubat ayından bu yana gözlenen belirgin iyileşmeyi gölgelememeli. Gelinen nokta, cari işlemler hesabındaki kötüleşmeden şikâyet ettiğimiz 2010’un ikinci yarısındaki noktadan farklı değil ama olsun, bu da olumlu bir gelişme  (Grafik 2).

 

Bir diğer dikkat çekici gelişme, ağustos ayında cari açığımızın (döviz ihtiyacımızın) azalmış olmasına karşın, bu ihtiyacımızın yurtdışından net döviz girişleri ile karşılanamamış olması (söz konusu olan döviz ihtiyacı olduğu için ‘ham’ veriye, yani mevsim etkisinden arındırılmamış veriye bakmak gerekiyor). Bunun yerine cepten (döviz rezervimizden) yemişiz. Bu durum uzun bir süredir ilk defa gerçekleşiyor. Yılın ilk yedi ayında yurtdışından sağlanan net finansman tam 50.4 milyar dolar; aybaşına 7.2 milyar dolar ediyor. Oysa ağustos ayında sadece 0.8 milyar dolarlık bir net finansman söz konusu.

OVP ve 2010 bütçesi

Hem OVP’de hem 2012 bütçesinde maliye politikasına ilişkin göstergeler ağırlıklı olarak olumlu yönde. Bütçe açığının, toplam kamu kesiminin finansman gereksiniminin ve toplam kamu borcunun GSYH’ye oranlarının oldukça düşük düzeylerde gerçekleşeceği öngörülüyor. Mesela AB tanımlı kamu borcu-GSYH oranı 2011’de yüzde 39.8 gibi düşük bir oranda kalacak. 2014 sonunda ise bu oranın yüzde 32’ye düşürülmesi planlanıyor. Bu büyüklüklerde tek eleştirilecek nokta, önemli bir yapısal sorunumuzun sürüyor olması: Vergi alabildiğimiz kesim yeterince büyük değil; bu nedenle, birincisi, vergi gelirlerimizin GSYH’ye oranı OECD ortalamasının oldukça altında, ikincisi ağırlıklı olarak dolaylı vergilere dayanıyor vergi gelirlerimiz.

OVP ile temel sorunum program dönemi için öngörülen cari işlemler açığının düzeyi ile ilgili. Programda üç yıl üst üste yüksek cari açık-GSYH oranı öngörülüyor. 2010 ve 2011 yıllarında zaten yüksek cari açık verdik. Bu durumda üst üste beş yıl boyunca oldukça yüksek bir cari açık vermiş olacağız. Cari açık-GSYH oranı rakamları yüzde olarak şöyle: 2010: 6.5, 2011: 9.4, 2012: 8.0, 2013: 7.5 ve 2014: 7.0. Böylelikle 2014 sonunda son beş yıllık dönemin cari açık oranı yüzde 7.7 olacak.

Tablo 1’de bazı yıllar için o yıl dahil son beş yılın gerçekleşen cari açık-GSYH oranları var. Tablo açıkça gösteriyor ki, 2014’te gerçekleşecek beş yıllık cari açık şimdiye değin hiç gerçekleşmemiş bir cari açık olacak. Farklı bir ifadeyle, beş yıl üst üste hiç bu denli yüksek dış finansman bulamamışız. Bu finansmanı dünyanın bu koşullarında bulabilir miyiz? Yukarıda, ağustos ayında net döviz girişlerinin durduğunu belirttim. Bugünkü küresel koşullarda bu durgunluk bir eğilim haline dönüşebilir. Dönüşürse, OVP’deki ılımlı büyüme tahminlerine (yüzde 4, 5 ve 5) ulaşmakta zorluk çekeceğimiz açık.

Cari açık-GSYH oranları (%, beş yıllık ortalamalar)

1995 0.5

2000 1.1

2005 1.8

2008 5.2

2010 5.3

2011 6.0

2014 7.7

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir