Sözel Politika Etkili Oldu

Çarşı karıştı. Döviz piyasası alt üst oldu. Türk Lirası bütün önemli paralar karşısında değer kaybetti. Hararetli bir tartışma başladı. Bütün bunların neden olduğunu,  nasıl olduğunu ve ne tür sonuçlar yaratabileceği tartışılıyor.

Neden sorusu etrafında oluşan rivayet muhtelif. Kimisine göre uzun zamandır beklenen düzeltme devreye girdi. Düzeltme oluyor diyenler Türkiye ekonomisinin kendi makroekonomik büyüklüklerinin emrettiği dengelere doğru hareket etmesini kastediyorlar. Uçakların yere inmesine benzeterek bu düzeltme hareketini iniş olarak tanımlayanlar da var. Bunlar da makroekonomik dengelerin Türkiye ekonomisinin  daha fazla havada kalmasına izin vermediğini onun için inişe geçtiğimizi düşünüyorlar.

Bunlara kulak asmayıp daha gözle görülür nedenler arayanlar da var. Örneğin,  Avrupa Birliği ve  ABD’de gelişen olayların riskten kaçmayı tetiklediği, bu çerçevede Türkiye ekonomisinden de kaçış olduğu, bunun da dövizin pimini çektiği öne sürülüyor. Bu bağlamda  bizim kendi risk unsurumuza da önemli bir rol veriliyor. Cari açık sorunumuzun yarattığı risk algısı dışarıdaki olumsuz gelişmelerden etkilenerek Türk Lirasından kaçma hareketini başlattı diye düşünülüyor.

*                   *                   *

Neden sorusu etrafında oluşan temel tezlerin hepsinde bir doğruluk payı var kuşkusuz. Çoğunu sayısal olarak da doğrulamak mümkün. Ancak bu tezlerin hiçbirisi, tek başına, nasıl olup da döviz hareketlerinin bugün ortaya çıktığını açıklamaya yetmiyor. Böyle olunca da neden sorusunun cevabı bütünlenemiyor.

Örneğin, Türkiye ekonomisinde dengesizlikler olduğu, bunların bir düzeltme hareketine neden olabileceği uzun zamandır biliniyor. Bu düzeltmenin neden şimdi başladığı, neyin bu hareketi başlattığı gibi soruların cevabı ise ortada yok.

AB’de Yunanistan sorununun  bütün haşmetiyle ortaya dökülmesinden bu yana aylar geçti. Bizde kayda değer bir şey olmadı. Şimdi, hem de ikinci bir paketin hazırlandığının bilinmesine rağmen, nasıl oluyor da risk algısı hareketleniyor ve  TL den kaçışı tetikliyor? Bu sorunun da cevabı yok.

Aynı şekilde ABD’de borç limitini yükseltme meselesinin siyasi nitelikte olduğu ve sorunun  çözümünün uzun sürecek bir bilek güreşi sonunda gelebileceği biliniyordu. O cenahta son ana kadar beklenmedik bir gelişme olmadı. Peki, nasıl oldu da bizim döviz piyasamız bundan etkilenip, alt üst oldu? Yapılan tartışmalar bu soruya da doğrudan bir cevap vermiyor.

Açıkçası olan bitene bir tetikçi bulunması gerekiyor.

*                   *                   *

Kendi adıma son gelişmelerin iktisat politikalarının somut plandan sözel düzleme kaydırılması ve bu bağlamda  aktörleri korkutarak beklentilerinin değiştirilmesiyle başlatıldığını düşünüyorum.

İktisat politikalrı genellikle somuttur. Amaçlar somut olarak tanımlanır. Hesap edilip, sayısal büyüklükler olarak ifade edilen somut hedefler vardır. Uygulama somut politika araçları ile yürütülür. Sonuçta ulaşılan nokta da somuttur. Bizde uygulanan iktisat politikaları da böyledir. Para politikasının somut enflasyon hedefleri vardır. Kamu maliyesi somut denge ve borç hedefleriyle yürütülür. Bir de sayısal hedefler içeren orta vadeli programımız vardır.

Aslında bunları “vardı” diye ifade etmek gerekir. Zira geçen yıl sonundan bu yana iktisat politikaları pek de somut ve net olmayan bir alana taşındı. Hedeflerimiz biraz muğlak hale geldi. Doğrudan araçlar yerine dolaylı etkiler yaratacak araçlar kullanmaya başladık. Hemen değil daha uzun süreye yayılmış sonuçlar beklemeye başladık.

Galiba süre beklenenden çok uzadı. Sanırım  milletin sabrı taşma noktasına geldi. Biraz daha acele sonuç alınması gerekti. Biz de aktörleri sözlü olarak uyaran, bir anlamda gönüllere korku salarak sonuç almaya çalışan yeni ve oldukça orijinal bir makroekonomik politika eksenine kaydık.

Şimdi isterseniz yeni uygulanan sözel politika- beklenti biçimlenmesi ikilisinin düzeltmeyi tetiklediğini düşünebilirsiniz. Veya  bu ikilinin inişe geçmeyi başlattığını söyleyebilirsiniz. Hatta bu ikilinin  dışımızdaki risk algısını etkili hale getirip Liradan kaçmayı tetiklediği görüşünü savunabilirsiniz. Fark etmez. Gelişmeler uyarı ve korkuya dayalı sözel politikanın başarılı olduğunu ve bütün bunları bir hamlede yaptığını gösteriyor.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir