Taslakta Küçük Ortaklar Korunmasız

Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı Taslağı’na göre kanunun amacı, “…yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için sermaye piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesidir”.Kanunun amacı bu olduğuna göre yatırımcıların korunup korunmadığının incelenmesi gerekiyor.
Halka açık şirketlerin sayı olarak olmasa da, tüm büyüklükler bakımından neredeyse yarısını bankalar oluşturuyor. Mevcut kanunun 50’nci maddesine göre “kendi menkul kıymetlerini halka arz eden bankalar (…) bununla sınırlı olarak bu kanun hükümlerine tabi olurlar”. Mevcut kanunda bu hüküm bulunmasına karşın, ne yazık ki bugüne kadar bankaların halka açık şirket statüsünde olarak SPK gözetim ve denetimine alınamadığı sürekli şikâyet konusu olmuştur. Hatta bankaların mali tablolarının tam ve doğruyu yansıttığı dahi yıllarca incelenememiştir. Bankacılık mevzuatı gerekçe gösterilerek, hazırlanan mali tablolar SPK’dan uzak tutularak kamuoyuna açıklanmış, yatırımcılar bu mali tablolara dayanarak yatırım yapmışlar ve sonunda servetlerini yitirmişlerdir. Bunun nedeni, bankaları diğer halka açık şirket statüsünden farklı tutup SPK denetim ve gözetiminin uzaklaştırılmasıdır.
Mevcut kanun böyleyken hazırlanan taslakta bu eksiklikleri giderecek hiçbir hüküm bulunmadığı görülüyor. Hatta mevcut kanundaki hükme benzer bir hüküm dahi yok. Gerek yok, bankalar da halka açık şirkettir, halka açık şirketlerin tamamı için geçerli olan hükümler, bankalar için de geçerli iddiasını ne yazık ki kabul etmemiz söz konusu olamaz. Çok iddialı olma pahasına, şunu söyleyebiliriz: SPK’nın bankaları denetlemesi taslakla birlikte tamamen imkânsız hale gelecektir. Böylece sermaye piyasasının yarısı kanun ve SPK gözetim ve denetimi dışında kalmış olacaktır. Taslağı hazırlayan SPK’nın bunu öngörmemesi gerekirdi.
Sermaye piyasasının en büyük sorununun güven eksikliği olduğu ve bu sorunun 2001 yılında devletin gerçekleştirdiği el koymalardan kaynaklandığı kabul edilen bir gerçektir. İçi boşaltılan bankalara devlet haklı olarak el koyduğunda (haksız el koymaların olduğu mahkeme kararları da mevcut) hiçbir kusuru bulunmayan küçük ortakların hisseleri de yok olmuştu.Hatta bu bankaların iştiraklerindeki pay sahiplerinin de hisseleri yok olup gitmişti. Bankaların tüm borçları ödenmiş, mevduat sahipleri herhangi bir sınır olmaksızın paralarını almış, kanuna aykırı olduğu savunulduğu halde repo sahipleri paralarını tahsil etmiş ve son dönemlerde off-shore hesap sahipleri bile alacaklarını almaya başlamışlarken hisse sahipleri bir kuruş bile alamamışlardı. Kanun taslağı geçmişten gelen bu mağduriyetler için hiçbir çözüm yolu üretmediğinden büyük bir eksiklik taşıyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir