Çetin Ünsalan – TL tek başına yeter mi?

İran bundan bir kaç yıl önce duyurduğu dolar bağımlılığını azaltmak için, farklı para birimleriyle ticarete yönelmek adına adım attı. Ülkelerin yerel paraları üzerinden yapılacak ticaret İran için de, geleceğin ticari yapılanması adına da önemli bir adım.

 

Nitekim benzer adımları Rusya ve Çin’den de görüyoruz. Dolar rezervleri bulunan bu ülkeler için geçişi yapmak, hem ticaretlerini rahatlatması, hem de dolar bağımlılıklarını azaltmaları adına kritik ve farklı etkileri olacak bir karar.

 

Peki meseleye bizim açımızdan bakalım. Neticede bu ülkeler bizimle de TL üzerinden ticaret yapmayı isteyecektir. Nitekim kapsam alanında da bulunuyoruz. Şimdi bu unsuru ülkeye mucize diye sunmaya kalkışanlar olacak.

 

Adımı, önemsesem de tek başına yetmeyeceğini peşinen söyleyeyim. Çünkü bu kararı alan ülkelerin ortak özelliklerine baktığınızda ya hammadde ihracatçısı ya da dolar rezervlerinin çok güçlü olduğunu görüyorsunuz.

 

Türkiye bu yapılanmanın dışında mı kalmalıdır? Kesinlikle hayır. Fakat tek başına bir çözüm ortaya koymuyor. Zira eğer sizin pozisyon açığınız dolar bazında 400 milyar doları aşmışsa, oynama alanınız yeterli değildir.

 

Daha pratik hayattan örnek verecek olursak. İran’dan petrol ya da Rusya’dan doğalgaz aldığımızı düşünelim. Eğer bu anlaşmanın içinde TL bazında fiyat sabitlemesi söz konusu değilse, sonuç vermez. Yani siz bugünkü kur ortalamasından yine 1 birim için 2.34 üzerinden doları TL’ye çevirir ödeme yaparsınız.

 

Tam tersinden meseleye bakalım. Siz ruble ya da İran riyali ile fiyat sabitleyerek ihracat yapabilir misiniz? Girdi maliyetlerinizin tamamı dolara endeksli iken böyle bir risk alınabilir mi? Ne yazık ki hayır. O zaman da sadece kurun o günkü değerinden ödeme yapmak ve fiyat vermek pratik hayata yansır.

 

Fakat meseleye orta ve uzun vadede bakacak olursak, dünya ticaretinde güçlerin devşirilmesi adına yapılan bir hareketin içinde olmak faydalı. Yani geleceğin ekonomisinde nabız, uzağıyla yakınıyla doğuda atacaksa, bizim de bugünden içinde olmamızda fayda var.

 

Elbette aynı durum ikili ticaret anlaşmaları için de geçerli. Üye olmadan dahil olunan Gümrük Birliği gibi bir açmazımız ortadayken, diğer ülkelerle nasıl avantajlı anlaşmalar yapabileceğiz? Peki daralan dünya pazarında kısa vadede Avrupa’yı göz ardı etme şansımız var mı?

 

Bugün halen ihraç pazarlarımız içinde yüzde 45 ile ağırlığını koruyor ve bizim alternatif pazarlarımız ya yanıyor ya da bizimle problemli. O zaman akıllıca yaklaşımların devreye girmesi gerekir.

 

Orta ve uzun vadede bu adımlara dahil olmak önemli. Ama kısa vadede bunu ‘mucize’ diye satarlarsa inanmayın. Kısa vadede etkisi ancak TL’den altı sıfır atılması kadar önemlidir. Yani altı sıfır atılınca nasıl zengin olmadıysanız, riyal ya da ruble ile ticaret yapınca da ekonomik sorunlarınızı çözemezsiniz. Bu kritik bir ekopolitik konu. Lütfen siyasete kurban etmeyin.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir