Çetin Ünsalan – Tüketici güveni arttı mı?

Türkiye’de bir güven söylemi sürüp gidiyor. Normal hayatımızdaki güvenlikten bahsetmiyorum. Onun durumunun zaten hiç hoş olmadığını biliyoruz. Düşünceni söyleme konusundaki güven de söz etmiyorum. Çünkü buradaki güven kiminle aynı şeyi düşündüğünüzle orantılı..

 

Ben ekonomik güvenden bahsediyorum. Reel sektörün güveninden bahsediliyor. Öyle uzun ve rakamsal analizlere gerek yok. Basit bir soruyu herkes kendi kendine cevaplasa durum açığa kavuşur.

 

Örneğin bir işadamı, küçük ya da büyük bir işletmenin sahibi, bugünün gerek Türkiye ekonomisinin durumuna, gerekse dünyadaki iktisadi gelişmelere bakarak milyon dolarlık bir yatırımın altına girer mi? Öz sermaye ile yapılanlardan bahsetmiyorum. Sorunun daha net anlaşılabilmesi için krediden ya da borçlanma penceresinden meseleye bakın.

 

Mevcut işletmelerini ayakta tutmakta zorlanan insanlar, istatistik kurumlarının ya da meslek örgütlerinin açıkladığı endekslere dayanarak atılım yapar mı?

 

Gelelim tüketici güvenine… Eylül 2015’teki çakılmanın ardından, zorlamalarla toparlanan ve Şubat 2016’da yüzde 7’lik bir sert düşüşle tekrar gerçeği yüzümüze çarpan endeks, mart ayında yüzde 0,5 yükseliş göstererek 67 puana yükseldi.

 

Tüketici Sorunları Derneği Finans Komisyonu Üyesi İslam Memiş de nisan ayında güvenin biraz daha yükseleceğini açıkladı. 100 puanın nötr nokta olduğunu dikkate alırsanız, sadece endeksten bile yerlerde sürünen bir güveni görebilirsiniz.

 

Ama yönlendirilmeye meraklıysanız hayatınızdan tercümesini yapın. Mesela şu anda yarın işiniz olduğuna dair bir güvenceniz var mı? Gerçekten yarın işsiz kalmayacağınıza dair güven duyuyor musunuz?

 

İşsizliğin hızla yükseldiği bir ortamda, şartların daha da düzeleceğini düşünüyor musunuz? Yapalım sağlamasını… Bugün 20 yıl vadeli bir ev ya da araba kredisi alır mısınız? Kredi kartınızdan harcama yaparken, düşünmeden mi ödeme yapıyorsunuz? Mesela altın ya da dolar ile borçlanır mısınız?

 

Kaçınız bugünden tatil rezervasyonu yaptı? Taksitleri ödeyip ödeyememe konusunda endişe yaşamayan kaç insan var? Yüksek bir harcama yapmadan önce ne kadar düşünüyorsunuz? Sizi kaygılandıran ne?

 

Sizleri bilemem ama, 24 milyon icra dosyasının varolduğu ülkemizde, 18 Eylül 2015 tarihinde TÜİK tarafından yayınlanan ve muhtemelen de iyimserlikle desteklenen ‘Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre:

 

“Nüfusun, yüzde 66,5’i konut alımı ve konut masrafları dışında taksit ödemeleri ve borçları olduğunu, yüzde 68,7’si evden uzakta bir haftalık tatili, yüzde 29’u beklenmedik harcamalarını ve yüzde 68,4’ü yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamadığını beyan etti. Maddi yoksunluk yaşayanların oranı ise yüzde 29,4 oldu. Sürekli yoksulluk oranı da yüzde 15,1.”

 

Ne var bunda diyebilirsiniz. O zaman da uluslararası insani gelişmişlik kriterlerine bakmanızı öneririm. Çünkü bu normlara göre insan gibi yaşamıyoruz. Bilhassa kültürel harcamalar kısmına girdiğinizde yerlerde sürünüyoruz.

 

Peki bu tablodan ve hatta atın istatistikleri çöpe, kendi hayatınızdan ve çevrenizden sağlamasını yaptığınızda ortada geleceğe dair bir güven görüyor musunuz? Bu ülkede kaç insan geleceğe karşı kendisini güvende hissediyor?

 

Bu gerçekler ortadayken, rakamları arttırsanız ne olur; arttırmasanız ne olur? Üstelik 100 birim puanın, 33 puan gerisinde bir çıtayı, olumlu diye yansıtmanın pespayeliği de cabası.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir