Ustalar ve Yeni Strateji

Hızlı zamanlar yaşıyoruz. Peşpeşe yeni gelişmeler oluyor. Gündem sürekli değişiyor.

Seçimin ardından siyasi çekişmeler ve yemin sorunu gündem oluşturuyordu. Çok geçmeden adli davalar yoğunlaştı. Büyük boyutlu soruşturmalar siyasi olayları ikinci plana iter gibi oldu. Önemli gelişmeler olmasına rağmen ekonomi alanı gündemin alt sıralarına kaydı.

Önemli gelişmeler derken aklımda bazı örnekler var. Bunlardan birisi kısa dönemli bir sorun. Şu meşhur “ısınma” olayının, nasıl yönetileceği ve nereye gideceği meselesi önemli. Bu konuda bazı gelişmeler oldu ama tam bir çözüm oldu mu, bu hala tartışılıyor.  Önümüzdeki aylarda bu mesele ya bütünüyle gündemden düşecek ya da tam bir baş ağrısı haline gelecek gibi görünüyor..

Bana göre önemli olan ikinci bir sorun var aklımda. Görece daha uzun dönemli bir mesele bu. Küresel kriz süreci ve sonrasında Türkiye ekonomisinin önemli bir zafiyeti ortaya çıktı. Uygulanan iktisadi stratejinin (eğer varsa böyle bir şey) ekonomiyi çekip, yürütmek sürdürülebilir bir büyüme rayına oturtmak için yeterli olmadığı görüldü. Özellikle büyüme ve ithalat arasında gözlenen sıkı bağlantı ve hızlı büyüme atılımlarının sürdürülememesi büyümeyi adeta sorun üreten bir süreç haline getirdi. Bu meseleyi de gözeten yeni bir sanayi stratejisine ihtiyaç olduğu anlaşılıyor.

*                   *                   *

Bir de bu iki meseleyi birbirine bağladığını düşündüğüm çok yeni bir gelişme var. Ekonomik olmaktan çok siyasal bir gelişme bu. Yeni dönemin bakanlar kurulu Cumhurbaşkanından onay aldı ve açıklandı. Gözlemcilerin dikkatini çeken bir özelliği var bu kurulun. Daha önceki dönemlerde ekonomiden sorumlu olarak görev yapmış olan bakanların hepsi yerlerini korudular. Yorumcular da  bunu “ustalar iş başında” şeklinde değerlendirdiler. Geçtiğimiz iki dönem aynı görevi yapmış olan ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısının bu parlamento döneminde de bu görevi sürdürecek olması bu “ustalık” yakıştırmasının en önemli dayanağı.

İstikrarın sürmesi ya da böyle bir algının yaratılması açısından bu doğru ve önemli bir yaklaşım olabilir. Ama sorun bu değil. Sorun, uzun dönemin öncelikleri açısından, bu “usta” kadronun doğru bir takım olup olmadığı sorunudur.

Bu günün ustaları 2001 krizinin ardından görev almış, sürekli istikrar meselesi ile uğraşmış, bu bağlamda önemli başarılar sağlamış bir kadro. Yani bunlar ustalıklarını kısa dönemli konjonktür yönetiminde kazanmış isimler. Bunda yanlış bir şey yok. 2001 sonrasının öncelikli meselesinin ekonomide istikrarı sağlamak ve bunu sürdürmek olduğu biliniyor. Bu sürecin sonuna bir de küresel krizin takılmış olması bu kısa dönemli ustalık işini adeta uzun dönemli bir uğraş haline getirdi.

Şimdi Türkiye ekonomisinin önünde önemli bir sorun var gibi görünüyor. Geldiğimiz nokta iyi tasarlanmış, tutarlı bir uzun dönem stratejisi olmadan, salt istikrar peşinde koşarak, tüm iktisat politikası kurgularını bu alana hapsetmenin bizi bir yere götürmediğini gösteriyor. Dikkat ederseniz bir stratejik baza oturtulmayan büyüme süreçlerini adeta spazm gibi yaşıyoruz. Hamle yapıyoruz, sonunu getiremiyoruz. Bu tür hamlelerde ekonomin dengeleri bozuluyor, istikrar kaybediliyor ve biz yeniden istikrar peşine düşüyoruz. İstikrar meselesinde ustalaşmış isimler bir kez daha ustalıklarını gösterip, yeni bir kısa dönemli başarıya imza atıyorlar.

Kısa vadede başarılı olmak kuşkusuz iyi bir şey. Burada bir sorun yok. Ama istikrarda bile kalıcılık sağlayamayan kısa vadelerin uzun vadede ortalama büyüme performansını parlak olmayan bir noktada tuttuğunu da görmek lazım. Görmek gerekeni yapmak demektir. Gereken şey kısa vadeleri birbirine ekleyip başarılı bir uzun dönem performansına çevirebilecek tutarlı bir strateji çerçevesi oluşturmaktır. Önümüzdeki dönemin sorunu böyle bir stratejik tercihler dizisi üretme sorunudur. Bunu yaparlarsa kısa vade ustaları hakiki “ekonomi ustaları” haline gelirler diye düşünüyorum.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir