Çetin Ünsalan – Hesap vermiyorsan, demokrasi yoktur

Türkiye’de demokrasicilik oynuyoruz. Demokrasiyi sandıktan ibaret sananlar, bir tarafta yaptıklarının hesabını vermemeyi, öte tarafta verdiği oyun takibini yapmamayı normal zannediyor.

 

Durum bu olunca da, memleket yolgeçen hanına dönüyor. Öyle bir ülke düşünün ki, o ülkede iktidarın harcamaları tam 3 senedir, bunu yapmakla yükümlü Sayıştay tarafından denetlenip, rapor halinde sunulamıyor. 2 sene daha da sunulamayacak.

 

Bir dönem serbest piyasayı da böyle anlattılar. İş o kadar çığrından çıktı ki, bu piyasa tarzını destekleyenler de, karşı çıkanlar da duruma şaşı bakar oldu. Çünkü ortada serbest piyasa diye bir şey yok. Bunda iki temel ayak vardır: Tam rekabet ve etkin denetim.

 

Türkiye’de hiçbir zaman denetim ayağını oluşturmadık. Bunu sektörel bir piyasa yapısından, büyük şirketler bazında verilen ihalelere kadar hiçbir alanda gerçekleştiremedik. Hatta son yıllarda iktidarı bile denetleyemiyoruz. Tam rekabet ise, denetimin olmadığı yerde zaten mümkün değil. O zaman bunun adı serbest piyasa falan değil. Karşı çıkanların da, destekleyenlerin de haberi olsun.

 

Aylardır ülkede sistematik olarak elektrik kesiliyor. Hani o büyük kesinti vardı ya; onun nedeni halen açıklanmadı. Tüketici Birliği Federasyonu haberli kesintileri endeks haline getirdi.

 

İlk ayki sonuç, bir ayda toplam 6 yıllık elektrik kesintisi yaşadığımızı ortaya koydu. Son veri de bundan farklı değil. Ağustos 2015 itibariyle, mart ayına oranla kesintilerde yüzde 25,8 oranında artış oldu. Yetkililerden de, EPDK’dan da tık yok.

 

Gelelim bugün ajanslara düşen diğer habere… Dört ülkeyi birbirine bağlayacak İsviçre Tüneli bitme aşamasına geldi. Dünyanın en uzun tüneli olarak nitelendiriliyor ve İsviçre Alpleri’nin altından geçiyor. 57 kilometrelik tünel için harcanan para 10,3 milyar dolar.

 

Peki, 13,6 kilometrelik güzergâhı olan ve 1,5 kilometrelik tüp geçide sahip Marmaray için kaç para harcadık? Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın 2013 tarihindeki açıklamasına göre 8 milyar TL. Yani 2,92’den yaklaşık 2,7 milyar dolar. Yapıldığı dönemde 1,7 – 1,92 kur aralığını tartıştığımızı hatırlatırım.

 

Bunun 5 milyar dolara yakın bir rakama mal olduğu iddiasının ise tersi kanıtlanamadı. Zira Ecevit dönemindeki; aynı proje otoyol ve demiryolu için 5 milyar dolar civarında bir bedele teklif edilmişti. Arada bir hesap şişkinliği yok mu? Araştırılabiliyor mu? Hayır… Hesap veren var mı? Hayır…

 

Nitekim gerekli soruyu Soma’dan oyların çalınmasına, Mercedes’e binen adama yeşil kart dağıtımından örtülü ödenek tutarındaki patlamaya kadar hiçbir yerde soramıyoruz; sorsak yanıt alamıyoruz. Bir vatandaş, iktidara dava açamıyor.

 

Geçmiş dönem yanlışlarının hepsinin ise tek açıklaması var: Saflığımıza geldi. Bence vatandaş o kadar saf değil; sadece sistem işlemiyor. Denetimden hesap sormak adına hiçbir mekanizma çalışmıyor. Sonra da buna demokrasi deniyor öyle mi? Yok daha neler…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir