Arap Ülkeleri ve İktisadi İlişkilerimiz

Arap ülkelerinde pazarlarımızı korumak ya da arttırmak istiyorsak devlet-özel kesim işbirliğine dayalı sistematik bir yaklaşım izlemeliyiz.

Son bir yıla baktığımızda Arap ülkelerinde epeyce hareketlilik var. Bu hareketliliğe, insanlar iyimserlik derecelerine göre çeşitli isimler taktılar: ‘Arap Baharı’, ‘Arap Uyanışı’, ‘Arap Devrimi’ gibi. Geçen yılın temmuz ayında bu konuda Kahire’de yapılan bir toplantıda görüşlerini dinlediğim Arap iktisatçı ve siyasetbilimcilerinin çoğu bu hareketliliğin kısa dönemde hem siyasal hem de iktisadi açıdan olumlu atılımlara yol açacağına ağırlık veren, bence, ‘iyimser’ görüşler ileri sürmüşlerdi. İyimserliklerini paylaşamadığım için kendimi yalnız kalmış gibi hissetmiştim. 23-27 Mart 2012 tarihleri arasında Kahire’de aynı nitelikte toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda ‘iyimserlik’ dozu çok daha azdı. Hatta kaygılı bakış hâkimdi diyebilirim.
Aslında bu değişim bir anlamda normal. Benim ‘kötümserliğe’ kaçan aşırı ihtiyatlı tutumumun arkasında Türkiye’nin son yarım yüzyıldaki deneyiminden, kendimce, çıkardığım dersler yatıyor. Arap akademisyenlerin ‘iyimser’ olmalarının kaynağı ise bir Mısırlı yakın dostumun samimiyetle ifade ettiği gibi ‘nihayet toplumun harekete geçmesinin’ verdiği heyecan idi. Arada geçen sürede neyin olup neyin olamayacağı daha iyi anlaşıldı.
Arap ülkeleriyle iktisadi ilişkilerimizin geliştirilmesi yönünde olumlu adımlar atılıyor olmasından memnunum. Ancak bu ülkelerin iktisadi yapıları ve sorunları göz önüne alındığında bu çabalardan elde edeceğimiz yararın sınırlı olacağını kabul etmemiz gerekiyor. Bir fikir vermek üzere bu yılın ilk iki ayındaki ihracat rakamlarımıza bakalım. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yer alan 18 Arap ülkesine yaptığımız ihracat, toplam ihracatımızın yüzde 22,4’ü. Ancak bu ülkelerden Irak’ın sıra dışı bir konumu var. Çeşitli nedenlerle, şimdilik, ithalatında Türkiye’ye çok bağlı bir ülke. Bu ülkeyi çıkarınca, geri kalan 17 ülkeye yaptığımız ihracat, toplam ihracatımızın yüzde 15,4’üne düşüyor. Oysa aynı dönemde, sadece üç büyük Avrupa ülkesinin, krize rağmen, ihracatımızdaki payı yüzde 20,6.
Önümüzdeki döneme baktığımda Arap ülkelerinden kaynaklanan nedenlerle, bu ülkelerle iktisadi ilişkilerimizin tarafların arzu ettiği ölçüde gelişememesi olasılığını yüksek görüyorum. Nedenlerim şunlar:

Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir