Adım adım giden bir trafikte, araç sürücülerinden biri gaz pedalına basarsa ne olur? Sanıyorum bu soruya herkesin yanıtı; kazadır… Peki böyle bir sürücünün sahip olduğu ehliyete güvenilir mi? Mantıken hayır… Hatta gelişmiş ülkelerde, ruh sağlığını kanıtlayana kadar ehliyetine el bile konulabilir.
Peki daralan bir dünya pazarında, finans kaynaklarının kuramaya yüz tuttuğu bir süreçte, tasarrufları sıfır noktasına yakın olan, aşırı borçlu ve tasarruf eğilimi yaratmak için hiçbir şey yapmayan bir iktidar gaza basarsa ne olur? Elbette ki kaza…
Aslında sıkışık trafikteki çılgın sürücüyle, bu iktidarın arasında hiçbir fark yok. Yolunuzu değiştirmediğiniz sürece trafikten kurtulmanız nasıl mümkün değilse, aynı rotada siyaset yaparken kalkınmayı hayal etmeniz de mümkün değildir.
Bir ara çok tartışılmıştı, hatırlayacaksınız. Gaz / fren meselesi… Şimdi iktidar kararını vermiş gözüküyor. Açıklamayı yapan ne yazık ki bilimin başındaki isim. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık… Öncelikle kendisini bir bakan ama görmeyen olarak tebrik ediyorum.
Çünkü 2015’te ayağımızı frenden çekebileceğimizi açıkladı. Peki hangi gerekçeyle? Petrol fiyatları düşüyormuş; bu Avrupa’da tüketimi rahatlatırmış. Öncelikle petrol fiyatlarının düşüşü, dünya pazarlarında daralmanın artması anlamına geleceği için, ağırlıklı sektörünü sanayi ve hizmete dayandıran Avrupa’da bir rahatlama olacağını söylemek doğru değil.
Ayrıca AB raporları da önümüzdeki süreçte, Avrupa ekonomisinde bir daralma olacağını sağır sultana bile duyuracak cinsten haykırıyor. Belli ki bizim bakan gelişmeleri okumak yerine, Beştepe’nin ne diyeceğine bakıyor. Bu da bilimin başındaki bir kişiyle ne kadar örtüşür; takdirlerinize bırakıyorum.
Türkiye önümüzdeki yıl yüzde 4 büyümeyi hedefliyormuş, bu sene yüzde 3 yakalanacakmış, OVP de tutacakmış. Bakın hep ‘mış’ diyorum; çünkü bu hayalden ibaret. Gerçekleşse dahi Türkiye gibi bir ülkeyi yüzde 5’ten aşağı büyümenin tatmin etmesinin mümkün olmadığı ve bunun daralma anlamına geldiğini sanırım Bakan Işık bilmiyor.
Hatta AKP iktidarının Atatürk’ten beri en kararlı hükümet olduğuna da vurgu yapıyor. Kararlılıkta sıkıntı yok; hemfikirim. Aracı hızla düz duvara çarpmaya götürdüğü kesin. Ama bunu dünyayı büyümede, sanayileşmede, atılımda geri bırakmış bir dönemle mukayese etmek, hem insafsızlık, hem de haddi aşmaktır.
Peki iktidar nasıl gaza basacak? Daha da önemlisi bastığı gaz pedalı vasıtasıyla götüreceği arabanın yakıtı ne? Finansman… Dış dünyadan gelecek para var mı? Yok… Bunu kendileri de bildiği için, zaten faiz lobisi diye bir deyim icat ettiler.
İçte tasarruf var mı? Yok… Tasarrufta artma eğilimi var mı; o da yok. Geliri nereden elde edeceksiniz? Vergilerden… Vergilerin yapısı ne? Yüzde 70’leri aşan oranda dolaylı vergi. Yani dünyanın en ahlâksız vergisi…
Peki vatandaşın tüketimi üzerinden elde edilen gelirden oluşan bir vergi yapınız varsa, vatandaşın tüketmesi için parayı nereden bulacaksınız? Yanıt çok basit… Hesapsızca para basmaya hazırlanıyorlar.
Sonra mı? Doların, faizin, enflasyonun performansını o zaman izleyin. Gaza basayım derken, otomobile uçak yakıtı koyarsan, hareket eder de, nereye konar orası belli değil.
