Çetin Ünsalan – Büyükekşi yüzde 5’e inanıyor mu?

Kendimizi kandırmaktan bir türlü vazgeçemiyoruz. Eğer ki sorunları böyle aşmak mümkünse, en başarılı methiyeleri de yazmak olanak dahilinde… Verelim gazı ve hayatın gerçeğiyle hiç ilgisi olmasa da içimizi rahatlatalım.

 

Türkiye bu haliyle seçimlere giren partilere benziyor. Onlar da kendi taraftarlarıyla buluşup, en güçlü olduklarına inanırlar ya, sonuçtaki hüsranı bir türlü anlayamazlar. Oysa partiler ne zannettikleri kadar güçlü, ne de zannettikleri kadar zayıftır.

 

Kimi ülkedeki muhalefet gibi kendisini kandırır; kimi de iktidar gibi muhalefetin yokluğundan ve barajı geçemeyenlerin oylarını hanelerine yazdırdığı için, kendisini olduğundan güçlü nitelendirir. Ben buna gala gecesi sendromu diyorum.

 

Eş, dost, akraba, sevenler toplanır; herkes alkışlar; her biri de ayrı ayrı iktidar olacaklarını düşünürler. Oysa bir tiyatronun, filmin gerçek fotoğrafı gişeye çıkınca ortaya serilir. O yüzden de ne iktidar iktidardır; ne de muhalefet muhalefettir bu ülkede. Oy denilen anketi, istatistik denen rakamı hayatın gerçeği zannederler.

 

Ekonomi yönetimimiz de bu yapıdan farklı değil. Hadi onlar siyasetçi; varoluşları zaten bir gölge oyunundaki mum ömrü kadar. Peki, sahada gerçeği yaşayanlara ne oluyor? Başkalarının trenlerine vagon olmak, kendi lokomotifini riske atmaya değer mi?

 

İhracat rakamları açıklandı. 14 ay sonra gelen yüzde 3,1’lik artış hemen sorunları örtmenin bahanesi olarak kullanılmaya başlandı. Neye göre geldi bu artış? Geçen yılın aynı dönemine göre. 2015 Şubat ihracatı neydi? 2014 Şubat’a göre yüzde 13 düşüş.

 

Yüzde 13 daralan bir ihracat gerçeği ortadayken, bundan yüzde 3,1 daha iyi durumda olma halinde, sonuçta hesap ekside midir; artıda mıdır? Yüzde 13’ten, yüzde 3,1 daha az daralmışız; o kadar… Çok uzağa gitmeyin, bir ay önceki oran yüzde 14,4 düşüş.

 

Tek pazarımız Avrupa Birliği kalmış; bunun nedenlerini tartışıp, nasıl çözeceğimize yönelik gerçekle yüzleşip kafa yormak yerine, gala gecesi sendromunu tercih ediyoruz. Üstelik yapılan ihracat da öyle gözüktüğü gibi değil.

 

Mart 2016’nın ilk günü televizyon programımda konuğum olan ve UND başta olmak üzere birçok sektöre de meslek kuruluşları üzerinden danışmanlık yapan AB Uzmanı Dr. Can Baydarol çok çarpıcı bir bilgi paylaştı. Söyledikleri Türkiye’nin dış ticaretindeki açmazı ve gerçek sorunu basit bir örnekle ortaya koyuyordu. Baydoral şunu anlattı:

 

“Gidiş geliş bir tırda kilo başına yaklaşık 6 dolarlık ticaret hacmi var. Türkiye’den gönderilen ürünün bunun içindeki değeri 1,5 dolar; Türkiye’ye getirdiği ise 4,5 dolar. Ayrıca bizden giden ihracatın yarısını da Avrupa’daki ülkelerin Türkiye’de faaliyet gösteren firmaları yapıyor. Yani 6 dolar içinde net bize kalan sadece 75 cent.”

 

Buradan okuyun manzarayı… Şimdi çıkmış Türkiye ihracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ‘müjde sıtma olduk’ diyor. Bununla da kalmıyor; Türkiye’nin kısa süre içinde yüzde 5’lik büyümeyi yakalayacağını söylüyor.

 

Ben de TİM Başkanı’na soruyorum. İhracat çöküyor; yapan pazar kaybetmemek için mecburiyetten satıyor; turizm gitmiş; para gelmiyor; firmalar iflas mahkemelerinde, dünya ekonomisi daralmaya koşuyor, AB dışındaki tüm pazarları kaybetmekle kalmayıp; birçoğuyla da yönetimler düzeyinde düşman duruma gelmişiz ve yüzde 5 büyüyeceğiz.

 

Türkiye’de her şeye rağmen parasını kumara yatırmak yerine, üretim ekonomisine yatıranlara saygım çok büyük. Ama bu onlara da zekâmızla alay etme hakkı vermez. Sayın Büyükekşi, hangi kriterle buldunuz bu yüzde 5’lik büyümeyi, bunu da anlatın da bilmediğimiz bir şey varsa içimiz rahat etsin.

 

Tek dayanağınız orta vadeli program hedefleri. Ne olur söyleyin; bugüne kadar tutan tek bir hedefi var mı programların? Bu ülkede halen ihracat yapılıyorsa, halen insanlar istihdam sağlamak için didiniyorsa, her şeye rağmen yapılıyor. Bu ülkede o insanların önünde siyasetçilerin ayağa kalkıp ceketlerini iliklemesi gerekir; eli taşı altında olanların siyasetçilerin önünde değil.

 

Parasını ticarete, üretime yatıranlar olarak siz yapmayın bari; siyasetçiler gider, sizler kalırsınız; sorunu konuşmaktan çekinmeyin. Konuşun ki sıra çözüme gelsin.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir