Çetin Ünsalan – Akıllı telefon ve ekonomi

Dünyada ekonominin evrilmesiyle birlikte daha çok hayatımıza giren akıllı telefonlar, bugün sokakta, evde, iş yerinde ve aklınıza gelebilecek her yerde insanların elinde. Sürekli yenileme pazarının en haraketli ve tüketici bilincinin en düşük olduğu alanlardan biri olan cep telefonları, aynı zamanda net ithalatçı olduğumuz kalemlerden biri…

ABD ile yaşanan son gerginliğin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerikan malı akıllı telefonların pazara girişini zorlaştıracak adımlar atılabileceğini ve doğuda alternatiflerinin olduğunu söyledi. Bence şayet bir mücadele verilecekse bu tip yaklaşımlar, kuru gürültüden daha etkilidir.

Lakin bu tartışma aynı zamanda rakamların tekrar önümüze gelmesini sağladı. Günlük çekişmeleri bir kenara bırakırsak bu rakamlar üzerinden çalışmamız gereken önemli bir ders olduğunu düşünüyorum.

Rakamlara göre Türkiye yıllık ortalama 12 milyon cep telefonu ithal ediyor. 2007 – 2017 döneminde ithal edilen ürün sayısı ise 142 milyon adedi aşıyor. Son 10 yılda ödediğimiz paranın 24 milyar dolar olması duvarlara büyük harflerle yazılacak bir gerçekleşme. Bunun sadece 7 milyar doları Amerika’nın bilinen markasına gitmiş.

Adı yerli, kendi büyük ölçüde montaj olan Türk ürününü bir kenara koyarsak, pazarın yüzde 52,7 ile Güney Kore markasının elinde olduğu gözleniyor. Güncel tartışma bir köşede dursun, sizce de bu fotoğrafta bir sakatlık yok mu?

Zira son yıllarda neredeyse pazarın tamamını akıllı telefonlar oluşturuyor. Yeni ekonominin ayrılmaz bir parçası olan bu telefonlara da sadece toplamda değil, tüketicinin alım gücü düzeyi düşünüldüğünde bireysel olarak da son derece ciddi rakamlar ödeniyor.

O zaman kritik soru şu: Bu telefonlarla ne yapıyoruz? Şayet iş yapış biçiminizin bir parçası ise, bu telefonlara ödediğiniz rakam bir yatırım olarak görülmelidir. Belki de yeni ekonomik düzen içerisinde belli kriterlere bağlanarak yatırım malı muamelesine tabi tutulmalıdır.

Lakin büyük bir çoğunluk sağa sola hava atmanın ötesinde aramak, aranmak, mesaj atmak, oyun oynamak, fotoğraf çekmek ve sosyal medyaya girmek adına bu ürünleri kullanıyor. Oysa akıllı yaşam içerisinde, yazılımında fonksiyonel uygulamalar var. Peki herkes bu fonksiyonları kullanmadığına göre ödediğimiz para daha pahalıya gelmiyor mu?

Fonksiyonlarıyla 5 birimlik mal alıp, belki de 2 birim ödeyerek yapacağımız bir kullanımda 3 birimi sokağa atıyoruz. Yani kullanmadığımız hizmetin parasını ödüyoruz. Üstelik yeni ekonominin sermayesi olan veri yaratımını da ücretsiz olarak yaparak.

Sorun sadece cep telefonuyla ilgili de değil. Tüketici bilincinin zafiyet içerisinde olduğu ülkemizde kulaktan dolma bilgilerle, amacımız belirlemeden, sadece ‘herkeste var’ duygusuyla yaptığımız alımlar var. Oysa biz bu kadar zengin değiliz. Kullanmadığımız hizmete para ödeyerek, sandığımızdan daha da pahalı bir ürün satın alıyoruz. Daha acısı bunları bir de ithal ediyoruz.

Elbette ideali yüzde 100 yerli bir ürün geliştirmek… Zira artık bu yeni ekonomi modeli içinde akıllı telefonları göz ardı etmemiz zor. Ama ithal etme zorunluluğumuz ortada duruyorsa, burada çok ciddi kriterler ve bilinçlenme ortaya koymamız gerekir.

Ürün reklamlarından meseleye yaklaşıma kadar fiyatı da içine alan bir çerçevede bu konuda ders çalışmalı, belki de yerli telefon üretiminin bu kulvarını mercek altına almalıyız. Eminim ki, aynı sorun dünya genelinde var. O zaman neden bu boşluğa ders çalışmıyoruz?

Yani sadece ortalama fonksiyonları sunan, mesela evdeki ocağı cep telefonuyla çalıştırma fonksiyonu olmayan ürünler geliştiremez miyiz? Aynı hatayı inşaat sektöründe de yapmadık mı? Sanki herkes havuzlu villada yaşıyormuş gibi tek tip ürünler ortaya çıkarıp, 2 milyonu aşkın gayrimenkul stoğu ortaya çıkarmadık mı?

Sözün özü otomobilden cep telefonuna, konuttan ev aletlerine kadar ihtiyaç / fonksiyon / fiyat üçgenine yönelik bir hamle yapılamaz mı? Çünkü dünyanın en pahalı ürünü kullanmadığınız üründür. Hazır cep telefonu tartışması ortaya çıkmış, dolar krizi üzerinden de yerli üretim aklımıza gelmişken, tüketim bilincini de içine dahil ederek yeni bir ders çalışalım derim.

Herkesin elinde çok fonksiyonlu akıllı cep telefonlarıyla çakma CEO’lar gibi dolaşmasına sizce de gerek var mı?

[email protected]

“Çetin Ünsalan – Akıllı telefon ve ekonomi” ile ilgili 1 yorum

  1. Merhaba Cetin bey ,
    Yaziniza ilave olarak – neden bu kararlari simdi almaya dusunuyoruz ayrica ?
    Illa birileri ile kriz yasadiktan sonra mi dusunulmesi gerekiyor ekonomik cikarlar ve uzun vadeli planlar ?
    Geri donup bakarsak – bir zamanlar Italya , Fransa v.s. benzeri tepkiler olusmustu – ama sonuc ?!
    Uluslararasi iliskilerde stratejik ortaklik degil – stratejik cikarlar onde olur herzaman .
    Birde su doviz komedisi – simdi elinde olan satinca milli durus olmasi – no comment ….
    Dahada acisi – Incirlik , Kurecik v.s. ….

    Syglr .

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir