Çetin Ünsalan – Ekonomide pastırma yazı

Doların gevşemesiyle birlikte bir nefes alındığı gözleniyor. Aslında bu kadar büyük bir stresin ardından ihtiyacımız olan bir durumdu. Fakat ısrarla halen düştüğünü değil, gevşediğini söylediğimin altını çizmek istiyorum.

İnanın ben de her şeyin yoluna girdiğini ve ekonomide sıkıntının aşıldığını söylemek isterim. Çünkü siyasetçileri bir kenara koyarsak, sonuçta ortaya çıkan faturayı 80 milyonla birlikte ödeyenlerden biriyim.

Ancak böylesi bir durum kendini kandırmaktan öte bir davranış olmaz. Doların gevşemesini dünyadaki trendle birlikte okumak gerekiyor. Bunun dışında ne açıklanan ekonomik programlarda, ne çözüm diye ortaya sunulanlarda, ne de finansman sağlamadaki kaynak arayışında bir gelişme yaşanmış değil.

Madem her şey yoluna girdi; neden enflasyondaki yükseliş dizginlenemiyor? Neden ihracat yaparken dış ticaretimiz görece daraldığına şahit oluyoruz? Stoklardan mal satışını, üretim gibi yansıtmakla elimize bir şey geçiyor mu? Bu ürünler nasıl yerine konulacak?

Neden konkordatoların ardı arkası kesilmiyor? Neden gerçekten işsizlikte bir gevşeme yok? Şu anda haberlerde kredi faizlerinin dolarla birlikte gevşediği söylentileri yayılıyor. O zaman neden kredi almaya niyetlenen insanlar, piyasa faizinin çok çok üzerinde oranlarla muhatap oluyor?

Bunu fırsatçılık diyerek geçiştiremezsiniz. Çünkü Türkiye’de paranın maliyetin finans kesimi adına da halen çok yüksek olduğunu biliyoruz. Sadece devletin dolar bazında yüzde 7,5 faizle borçlandığı, faizler iki katına çıkarken, tahvil sürelerinin 10 yıldan 5 yıla düştüğünü görüyoruz.

Firmaların kırılan ödemeler zinciri cephesinde dikkate değer bir iyileşme yok. Tüketici güveni yerlerde sürünüyor. İşsizliğin yükseleceği tüm anket sonuçlarına yansıyan, hepsi bir yana hayatın içinden gözlerimizle gördüğümüz bir gerçek. Haber yapılmasa da, dev firmaların sürekli işçi çıkardığını biliyoruz.

Mesela her şey yoluna girdiyse, Tesla neden Türkiye’deki yatırımını durdurdu? Yapılan açıklamalar ışığında her şeyin Mart seçimlerine en az iktisadi hasarla girme planı üzerine kurulduğu çok açık gözüküyor.

Peki dolar neden düşüyor? Düşsün düşmesine de, bu Türkiye yeni bir kaynak bulduğu ve ülkeye para girişi hızlandığı için mi oluyor? Vur kaç, günü birlik para girişleri olabilir. Fakat bunun sorunumuza çare olacak cinsten olduğunu söylemek hayalcilik olur.

Türkiye’nin yaşadığı ekonomide pastırma yazıdır. Pastırma yazına kananlar, önlemini almadan yazlık kıyafetlerle sokağa çıkıp, sonra grip olmanın kaçınılmaz sonucuyla karşılaşırlar.

Bence bu sürece doğru değerlendirin. Hazır maliyetler bu aşamadayken borçlarınızı azaltmanın yolunu arayın. Ayrıca gelinen dolar seviyesinin de 3,5’tan buralara geldiğini, aslında bir düşme değil, gevşeme yaşandığını, ihtiyaca istinaden yeniden yükselişe geçebileceğini göz ardı etmeyin.

Üstelik önümüzde Rahip krizini aştığımızı konuşurken, bunun hangi gerekçelerle aşıldığını bilmediğimiz bir süreç olduğunu, Kasım ayıyla birlikte İran sıkıntısının devasa bir sorun olarak önümüze geleceğini de unutmayın.

Yok yine de pastırma yazına ve hikaye yaratmaya çalışan finansçılara inanmak istiyorsanız; neticesine de katlanacaksınız. Sonuçta ortaya bir şeyler çıkar; ama o sizin ihtiyacınızı karşılamaz. Tıpkı fıkradaki gibi:

“Kurt borsacı, genç borsacıyla sokakta yürürken, işin inceliklerini anlatıyormuş:
– Durumu değerlendirirken; ne kadar risk karşısında, ne kazanıyorum? Hesaplarını İyi yapacaksın. Mesela bak şuraya bir köpek pislemiş, normalde iğrenç, ama sana ‘Parmağını değdir ve yala, karşılığında bir milyar veririm’ dediğimde bir fırsat şekline dönüşür değil mi? – Elbette.
– Haydi bakalım, bir milyar veriyorum, parmağını değdir ve yala.
Genç borsacı denileni yapmış, ihtiyar kurdun anında saydığı bir milyarı cebe atmış. Yürümeye devam ederlerken, genç borsacı yaşlı borsacıya bir öneride bulunmuş:
– Benden bir milyarınızı geri alabilmeniz için, şu köpek pisliğine parmağınızı değdirip yalamanızı söylesem, ne dersiniz? – Hemen yaparım.
– Yapın o zaman, ben de paranızı geri vereyim.
Yaşlı borsacı denileni yapmış ve bir milyarını geri almış. Yan yana yürümeye devam ederlerken, genç borsacı dayanamayıp sormuş: – Ceplerimizdeki para aynı, ikimizin de ağzında köpek pisliği tadı var. Ne fark etti ki?
Yaşlı borsacı yanıt vermiş:
– Öyle deme; iki milyarlık işlem hacmi yarattık.”

[email protected]

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir