Çetin Ünsalan – Hazıra dayan, olanı ye bütçesi

Sene sonu yaklaştıkça, bir sonraki yılın bütçesi için de hareketlenme başlıyor. Yapılan hazırlara da baktığınızda ortadaki manzara çok hoş değil. Yine zamlar, fahiş vergi artışları, belki de salmalar kapımızda.

Bu fotoğraf içerisinde ekonomi yönetiminin başka şansı var mı; tartışılır. Aslında hep yapıp, hem de yapmıyormuş gbi davranınca işin tadı kaçıyor. Sorunları alenen tartışamıyorlar. Çünkü iyiye giden bir ekonomi palavrası üzerine her şey kurgulanıyor.

Son olarak iğnden ipliğe gelecek zamlar MTV üzerinden büyük tartışmalara neden oldu. Bakan Ağbal her ne kadar bunu açıklamaya çalışsa da, resmi rakamlara göre yüzde 10’lar civarında gezen enflasyonun olduğu ülkede yüzde 25 MTV zammını da, yüzde 400’lere varan emlak vergileri artışını da izah etmek mümkün değil.

Çünkü ya rakamlarınızın yalan olduğunu kabul edeceksiniz ya da böyle kıvranacaksınız. Öte tarafta yine bütçe taslağının ön detaylarına baktığımızda ‘sat sav politikası’nın yerli yerinde durduğunu görüyoruz.

Nitekim gelecek 3 yılda 7,2 milyar TL’lik lojman, sosyal tesis ve arsa satılması öngörülerin içinde. Sıkıştığınız dönemde sattığınız her şey yok pahasına gider. Sadece arsadan bile bunun çok üzerinde gelir elde edilmesi mümkün. Fakat esas olan satmamak, satıyorsan da o fonu kalkınmaya yönelik bir projeye aktarıp, ülkeye zenginlik yaratmak önemli.

Ne yazık ki Türkiye hazıra dayan vergileri arttır, elde kalan malı mülkü sat, sonra bakanlıkların bütçelerini karşıla sistemi uygulanıyor. Eleştirim sadece bu hükümet dönemine değil. 47 yaşındayım ve kendimi bildim bileli bu kadar yağma olmasa da, bakış açısı hep aynı.

Mesela hiçbir zaman bütçede olağanüstü bir projeye ayrılan kaynağı bulamıyorsunuz. Sakın bana bunların bakanlık bütçesi içinde yer alacağı masalını kimse anlatmasın. Uzay teknolojisi ya da tarımla ilgili devrim niteliğinde bir proje hayata geçirecekseniz, bu kendi ödenekleri kendine yetmeyen, fazladan bütçe isteyen bakanlık paylarıyla mümkün değil.

Kast ettiğim de çılgın proje adı altında sunulan saçmalıklar değil. Devlet politikası olarak nitelendiribilecek, ülkenin ekonomik ve sosyal geleceğine damga vuracak projelerden bahsediyorum.

Türkiye ise kayıt altındaki boğma, gelirine bakmadan herkese dolaylı vergi salma, yetmediği noktada mal mülk satma, olmazsa yurtdışından ama sıcak para, ama imtiyazlarla borç bulma ekonomisi üzerine, siyasetçilerin finanse edildiği bir sisteme sahip.

Buradan zenginlik çıkar mı? Bana sorarsanız fakirlik bile çıkmaz. Elde edeceğiniz tek çıktı; borç batağı ve kapalı kapılar ardında verilen iktisadi ve siyasi tavizlerdir.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir