Çetin Ünsalan – Midyat’ta yanan ışık

Hafta sonunda Midyat’taydım ve birincisi düzenlenen Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali’ne katıldım. Açıkçası bu kadar zengin bir coğrafyanın, Anadolu’nun çıkışı adına daha çok öne çıkarılması ve yapılanların anlatılması gerektiğini düşünüyorum.

Önce Midyatlılar son derece mütevazı insanlar… Elinizi uzattığınızda size kucağını açan, hoşgörüleri ile dikkat çeken, farklı kültürlerin bir arada yaşamasını becerebildiği bir noktadan yanan bu ışık çok önemli.

Bir tarafta ‘ya paramız yetmezse’ diye takıldığımızda ‘siz misafirsiniz, para vermeseniz ne olur canınız sağolsun’ diyen Taksici Salih, öte tarafta ‘başım gözüm üstüne’ diyerek her istediğinize kulak kabartan esnaf Ercan, bir yanda insanların ayaklarının altında kalayım diyerek adı verilen Manastır’da ziyaret noktasının zeminine mezarının olmasını vasiyet eden Mor Gabriel’in aktardığı ders, diğer yanda İstanbul’dan ilçesini, kültürünü öne çıkarmak için çabalayan Ümit Tekin…

Cizre’den gelerek açılan standlarda çalışan ‘8 gündür Melis Sökmen’i dinlemek için sabırsızlanıyorum’ diyen ve heyecanı yüzünden okunan genç kız, Süryani yemeklerinden Türk mutfağına tüm kültürün sergilendiği bölümler, çoluk çocuk meydanı dolduran Midyatlılar ve onlar için yurtdışından gelerek türküler söyleyen Midyatlı sanatçılar… Hepsi görülmeye değerdi…

Fakat tüm bunların mimarı genç bir kaymakam… Hüseyin Tekin… Ortadaki değerin ön plana çıkarılmasının öneminin farkında, bir festivalle bunu taçlandıran bir devlet temsilcisi… Herkesi dinleyen; herkese el uzatan, ayrım yapmadan çalışan genç bir kaymakam. Belki de iki gün sonra başka bir yerde görev alacak; ama bir festival düzenleyerek Midyat’a imza atmayı başaran örnek bir idareci…

Zaman zaman deriz ya: Un, şeker, yağ var; neden kimse helva yapmıyor? İşte o genç kaymakam helva yapmaya niyetli… Midyat gibi bir kültür hazinesinin turizmle buluşması, insanların iş güç sahibi olurken, doğru olmaktan vazgeçmemesi için çalışıyor.

Bu festivalin önümüzdeki yıllarda büyüyerek devam edeceğini ve etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama bunun başlatılmasının, bundan daha zor ve daha önemli olduğunu kanaatindeyim.

Midyat’ta inançtan el sanatlarına kadar müthiş bir turizm potansiyeli var. Eksiği, gediği zamanla tamamlanır ama başlanmış olması çok değerli. Malum Midyat denilince telkâri akla gelir. Bu konuda yakında başlayacak bir uygulama var. Kaymakam Tekin, sohbetimiz sırasında yeşil bandrol uygulamasını başlatacaklarını anlattı.

Bu uygulamaya göre kapısına kaymakamlıktan verilecek bu işareti asan esnaf ‘ben denetleniyorum’ diyecek. Böylece Uzakdoğu’dan getirilip satılmak istenen ürünlerin telkârinin adını kirletmesi engellenecek. Hatta esnafın merkezde bir depoziti olacak. Bu depozitin yüzde 20’si ile çalıştırılacak uzmanın giderleri karşılanacak, geri kalanı da olası bir tüketici şikayeti için saklanacak.

Bir ürün aldınız ve sahte çıktı. Aldığınız noktada da yeşil bandrol var. Esnafa hiç gitmeyeceksiniz, kaymakamlığa başvuracaksınız. Uzman inceleyecek ve haklıysanız hemen parasını depozitodan ödeyecek. Sonra da esnafın bandrolü iade alınacak.

Çok basit gibi gözükse de, doğruyu ayakta tutma ve geliştirme adına son derece akılcı bir yöntem. Yine ilçede kıl çadırlara kurulan, 20 bin kitabın raflara dizildiği, çalışan öğrencilere ücretsiz çay, simit veren kütüphane projesi de dikkat çekici…

Bakın bunları niye anlatıyorum? Niyetiniz namusluysa, pratik çözümlerle gelecek yaratma derdindeyseniz, Türkiye’nin neresinde olursanız olun bir ışık yakabilirsiniz. Midyat bu ışığı yakmış ve bir festivalle de taçlandırdı.

Eminim ki o müthiş tarihi coğrafyada kadim kültürlerden zanaate kadar, turizm ile büyük bir açılım sağlayacak. Öbür tarafta susuz tarımın başkenti gibi. Midyat’ta susuz tarımla incir, kavun, üzüm, badem, nar, sumak, baklagiller, karpuz, fıstık gibi bir çok ürün üretiliyor. Tiftik yünü var. Diğer tarafta Suriye’ye kadar geniş bir alanı besleyen, ama bir turizm figürü olarak dikkat çeken Beyazsu’yu var.

Dünyada doğru kurgulanır ve üretimi desteklenirse, el yapımı özelliği ile mesela Fransız markalarıyla rekabet edebilecek Midyat Süryani Şarabı var. Açıkçası orada bunların hepsi zaten mevcuttu. Şimdiki farklılık, helva yapmaya niyetli bir idare ve halk olması.

Sizce bu bereketli toprakların, güzel yürekli insanlarına destek verip, Midyat’ta yanan ışığı tüm Anadolu’ya örnek olacak şekilde güçlendirmek gerekmiyor mu? Bakın o zaman göç, terör, fakirlik nasıl dize geliyor?

Teşekkürler Midyat… Yaktığın ışığın büyümesi ve bu ana yurda aydınlık, zenginlik ve barış vermesini dilerim. Siz de bunu istiyorsanız, gelecek sene ikincisi düzenlenecek festivalde bulunun derim. Bulunun ki Midyat’ı, ama onun özünden yola çıkarak Anadolu’yu tüm değerleriyle, ötekileştirmeden tekrar ayağa kaldıralım.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir