Çetin Ünsalan – Temcit pilavı

Bugün reel sektör ile finans kesimi, en üst düzey temsilcileri aracılığıyla bir araya gelecek. Akşamüstü gibi de başkanların açıklama yapması bekleniyor. Ben şimdiden size açıklamalar hakkında fikir verebilirim.

Reel sektör bankacılıktan kredi olanaklarını daha çok kullandırmalarını talep edecek. Finans kesimi de ekonomik kalkınma hedefiyle reel sektöre her türlü desteği vermeye hazır olduğunu beyan edecek.

Aynı filmi sürekli izliyoruz. Sonra herkes kendi kalesine döndüğünde hayatın gerçekleriyle karşı karşıya kalacak. Finans kesiminde yurtdışından aldığı borcu, iktidarın talep ettiği faiz oranlarıyla veriyormuş gibi yapıp, veremeyecek.

Reel sektör de yüzde 50’lere vuran faiz oranıyla kredi kullanmak istese de kullanamayacak. Sonra da yatırım yapıyormuş gibi davranıp, yapmayacak. Çünkü halen ekonomiyi psikolojik olarak yöneteceğimiz yanılgısı içerisindeyiz.

Bu hastalık finans piyasalarının, ekonominin gerçek aktörü olarak nitelendirilmesinin ardından, jargon olarak yerleşen bir hastalığın ürünü. Zira finans piyasalarında süreci ekonomik olarak yönetebilirsiniz ve etkili de olabilirsiniz.

Neden? Bu sahanın aktörleri genellikle beklenti satın alırlar. Beklentiyi yönlendirmek ya da kendi tabirleriyle hikaye yazmak için ellerinden geleni yaparlar. Oysa reel ekonomi hikayelerle yönetilmez.

Bir ülkenin üretim kabiliyetinin sürdürülebilmesi için pazardan pazarlamaya, nitelikli personelden finansmana, üretim hattından alım gücü olan alıcıya kadar bir dizi gereksinimleri ortaya koyar.

Bunların tümünde doğru işleri yaptıktan sonra, ortadaki sağlıklı ortamı psikolojik güven mekanizmasını kullanarak daha işlevsel hale getirebilirsiniz. Hiçbir şey yapmadan reel sektörde hareket olmasını bekliyorsanız, daha çok beklersiniz.

O kapılar kapandıktan sonra zaten herkes her şeyin farkında. Komşu alışverişte görsün diye yapılan bu toplantının, gerçek bir ekonomik ortam oluşmadan hayat bulmasının neredeyse imkansıza yakın olduğunu Başkanlar da bizim kadar iyi biliyor.

O zaman bu buluşmayı fırsat bilip, bir şeyler yapıyormuş gibi gözükmek yerine, şu yapılandırma meselesini masaya yatırmalarını öneririm. Fakat bankacılık sektörünün kast ettiği vadelendirmeyi değil.

Orada sadece sene sonu bilançolarını toplamaya, şüpheli alacağı ötelemeye, yeni kredi vermiş gibi yapıp, daha pahalıya para satma amacından başka bir şey yok. Koyun anaparaları ortaya, üzerine biriken faiz miktarını üzerinden pazarlık yapıp, orta noktada buluşun.

Borcu sabitledikten sonra da, üzerine tekrar faiz koymadan ödenebilir taksitlere bölün. Böylece hem reel sektörü rahatlatırsınız, hem de çok kısa süre içerisinde şüpheli alacaklar riskini azaltırsınız.

Yok bunu konuşmayacak ya da yapmayacaksanız, temcit pilavı gibi aynı şeyleri söylemek için kamuoyunun gündemini meşgul etmeyin. Zaten söylenene göre çok paramız olduğu için et yemek adına ortalığı alt üst etmişiz. Pilava yer yok; tokuz…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir