Çetin Ünsalan – Doğruyu söylemiyorsun Zeybekçi

Türkiye’de işler iyice zıvanadan çıktı. Bu kabinenin bir bakanı var. Nihat Zeybekçi… Öyle sözler sarf ediyor ki, ya ekonomiden anlamadan ülkede Ekonomi Bakanı olarak görev yapıyor ya da doğruyu söylemiyor.

 

Faiz tartışmasında taraf tutmasından bahsetmiyorum. Bazı koltuklar çok tatlı olmalı ki; insana olmayacak şeyler yaptırıyor olabilir. Bunu günlük siyaset içinde bir yaranma mücadelesi olarak görebiliriz. Tasvip etmek mümkün olmasa da…

 

Ama Bakan Zeybekçi’nin son açıklaması, artık sınırları zorladığını gösteriyor. Zira yönetmekle mükellef olduğunuz ekonomide, bilgiyi çarpıtıyor veya iyi niyetle düşünürsek bilmeden konuşuyorsanız; artık ülke adına tehlike arz ediyorsunuz demektir.

 

Cari açıktaki gevşemeyi politika malzemesi yapan, bunun daralmanın bir göstergesi olduğunu hasıraltı eden ve ola ki inanan firmaların pazar daralırken yatırım yapmasına neden olabilecek girişimler hoş görülemez.

 

Hoş işadamlarının birçoğu Bakan Zeybekçi’den daha çok ekonomiyi okuyordur ve gereken önlemi de hayatlarında sağlamasını yaparak alacaktır. Ama yine de son sözleri üzerine bu uyarıyı Türk reel sektörüne ve faturasını ödeyen vatandaşa yapmakta fayda var.

 

Bakan Zeybekçi Türkiye’nin artık cari açık diye bir sorunu kalmadığını söyledi. Peki, hangi gerekçeyle? Bakın işte onun cevabını vermiyor. Muhtemelen cari açığın gerilemesinden cesaret bularak, bilgi düzeyini zorlayan bu açıklamayı yapıyor. Sonra hızını alamadan hamasetin şahına kalkıyor:

 

“Böyle sağlıklı bir ekonomik iklimden tefecilere, spekülatörlere ekmek çıkmaz.” Dış borç anlamında artıya geçtiğimizi söylüyor; devletin resmi rakamlarına göre 431 milyar dolar açığımız var.

 

Bankacılık yapısının her şeye rağmen çok güçlü olduğunu belirtiyor; Moody’s bankacılık sektörünün görünümünün negatif olduğunu açıklıyor. Ardından Ersin Özince’nin ‘bize bir şey olmaz’ diyenleri uyaran açıklaması geliyor: Bu mantıkla sandalı sallama lüksünüz yok.

 

Bakan Zeybekçi hızını alamıyor. Kurun hiçbir öneminin olmadığına vurgu yapıp, tek problemi faiz oranı gösteriyor ve insanların yatırım yapması için bunun düşürülmesi gereğini hatırlatıyor.

 

Oysa cari açık konusunu anlamadığı her halinde belli… Bir ülkenin cari açığının düşük ya da yüksek olması tek başına problem oluşturmaz. Burada iki temel gösterge var. Birincisi bunun yapısal olup olmadığıdır; ikincisi de finansman türüdür.

 

Eğer sizin ihracatınız arttıkça ithalatınız tetikleniyorsa; yani her sattığınız maldan ülke ekonomisi toplamında zarar ediyorsanız üretim yapınız sakattır. Üreterek ve yüksek değer elde ederek finanse edemediğiniz cari açık ise daimi finanse edilme özelliğine sahip değildir. Borç alarak cari açık finanse edilmez.

 

Ama bu ülkenin Ekonomi Bakanlığı koltuğundan oturan kişi, cari açık meselesini rakam zannediyor. Tıpkı işsizliği istatistik zannettikleri gibi… Türkiye’nin cari açıkla ilgili hiçbir problemi halledilmedi.

 

Reel sektörün üretimi halen ithalat girdisine dayanıyor ve ortaya çıkan açık, yani zarar da kazançtan değil, bulunabilirse sıcak paradan karşılanıyor. Yani Zeybekçi’nin dediği gibi Türkiye’nin cari açık problemi ortadan kalkmış falan değil.

 

Ama bu basit analizi bile yapmayan bir kişi, ülkenin bakanlık koltuğunda oturabiliyor. Bence asıl problem de bu. Çünkü tartışmasız bir gerçek var ki; tekrar altını çizeyim: Zeybekçi ya ekonomiden zerre kadar anlamıyor ya da doğruları söylemiyor. Yapın seçiminizi… Hangisi daha felaket bir durum? Benim yanıtım ise ikisi de tahammül edilemez.

 

Eğer Zeybekçi benim sorumlu olduğum bir yerde yönetici olsaydı istifasını bile beklemezdim. Açıklamayı yaptığı saatte azletmiştim. Ama kim bilir belki birilerinin ihtiyacı bu. Belki de doğruların konuşulması istenmiyordur.  Kim bilir?

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir