Çetin Ünsalan – Dokunmayın mahallelere…

Hafta sonunda pırıl pırıl insanların buluştuğu bir mahalledeydim. Zaman zaman yazılarımda ve programlarımda verdikleri mücadeleyi aktardığıma şahit olmuşsunuzdur. İstanbul Sultangazi Cumhuriyet Mahallesi sakinlerinden söz ediyorum.

 

Yılları sair verilen bir hukuk mücadelesinin, vatandaşlık örneğinin sahipleri onlar. 1999 Depremi sonrasında Japonlar’ın ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmalarda, İstanbul’un yerleşim, yapılaşma ve kentleşme açısından örnek gösteriler mahallesi.

 

Sonra İstanbul’un dört bir yanında olduğu gibi rant göz dikiyor mahallerine… Birden bire riskli alan ilan ediliyorlar.  ‘Mahallemize, komşumuza, parkımıza dokunma’ diyerek çıkıyorlar ortaya… Yılları sair bir hukuk mücadelesi veriyorlar ve kazanıyorlar.

 

Şimdi bu halleriyle sadece İstanbul’a değil, Türkiye’nin dört bir yanına örnek teşkil ediyorlar. Değerlerin parayla satın alınamayacağını kanıtlıyorlar. Gözünü rant hırsı bürümüş, adına ekonomi denilen, ama yok etme üzerine kurulmuş tetikçi bir zihniyetin karşısında dikilen bu insanlar, tam bir vatandaşlık örneği sergiliyorlar.

 

Farklı partilere oy veren, değişik hayat görüşlerine sahip olan, ama önce komşu ve mahalleli olan bu insanlarla tanışmanızı öneririm. Ucube haline dönüştürülmeye çalışılan kentin tam ortasında yeşilliklerle ve insaniyetle dolu bir mahalle.

 

En büyük rekabetleri hangisinin bahçesinin daha güzel olduğu… Sokaklarda çocuklar hayvanlarla iç içe yaşıyor. En önemlisi çocuklar güven içinde sokakta oynuyor. Gelip geçerken, hangi bahçeden canınız istiyorsa meyveyi dalından koparıp yiyorsunuz. Bırakın tartışmayı ‘bir de bunun tadına bak’ deyip, başka ağacı gösteriyorlar.

 

Bu pazar kahvaltıyı hep birlikte yaptık. Bugüne kadar evim dışında yaptığım en güzel kahvaltılardan biriydi. Çünkü sofraya gelen her şey el emeği göz nuruydu. Meyveler ağaçlardan toplanmıştı. Samimiyet vardı, biz vardı, komşuluk vardı.

 

Sokaklarındaki yürürken semtin, camlara çıkan, sizi çay, kahve içmeye davet eden insanlara şahit oluyorsunuz. Türkiye’de bilime dayanıp, hukuka inanıp, hakkını arayan insanların, mahalleli olma özelliklerini ciğerlerinize kadar teneffüs ediyorsunuz.

 

Sanmayın ki köy gibi bir yerden bahsediyorum. Bu metropolün ortasında, benliğini korumuş, son derece modern, sosyal donatıları fazla, geniş sokakları, saygılı insanları, herkesin birbirinin kardeşi, dostu, akrabası gibi olduğu bir ortamdan bahsediyorum.

 

Bugün bir kez daha anladım ki, adına kentsel dönüşüm denilen, fikriyle icraatı taban tabana zıt bu rant avcılığının tek derdi para değil. Mahallenin ne kadar önemli olduğuna bir kez daha şahit oldum.

 

Eğer bu ülke bir arada tutulacaksa, ekonomik olarak sıkıntılarını aşacaksa, mahalleden ilçeye, ilçeden ile, ilden ülkeye kocaman bir aile olabilecekse, mahalleler en büyük yapı taşlarıdır. Bu nedenle hedefteler. Dokunmayın mahallelere… Çünkü komşuluğun ve bugün şahit olduklarımın fiyatı yok.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir