Dolar ilk yarıda 2 lirayı rahat geçer, altın düşer

Avrupa’daki borç krizini yakından izleyeceğimiz 2012 yılında finansal sektör çok istemese de yavaş yavaş kaldıraçlı işlemler ya da kaldıraç oranları azalacak, azaltılacak. Piyasalarla ilgili tahminlerime gelirsek, dolar büyük olasılıkla Mart-Mayıs döneminde 2.0650-2.0800 TL bandına yükselecek. Yıl içinde ‘düşüş’ 1.7250 seviyeleriyle sınırlı kalacak. Altının onsu ise önce 1.415 ardından da 1.280-1.340 dolar seviyelerine gerileyecek. Sonrasında altının onsunda yeniden 2 bin dolarları konuşuyor olacağız.

Finansal piyasalarla ilgili günlük yazılar yazmaya başladığımdan bu yana her yeni gelen yıl için bir isim koymayı adet edindim. ‘Emtia Yılı’, ‘Pansuman Yılı’ ilk aklıma gelenler. Bu yıl içinde uygun bulduğum isim “İndireç Yılı” oldu. Türk Dil Kurumuna baktım, böyle bir kelime yok! Kaldıraçın zıt anlamlısı ne diye baktım, o da yoktu! Ben de kendimce kadıraçın tersi olarak türettim ‘indireç’ kelimesini. Kastımın ne olduğuna gelince…

1990’lı yılların ortasından bu yana finansal piyasalarda en fazla duyulan, kullanılan kelimelerin başında ‘kaldıraç-leverage’ geliyordur herhalde. Sermayenizin 3-5 katı kredi kullanarak iş yapmak, hatta kriz öncesi 10-15 katına kadar ‘kaldıraç’ kullanmak sıradan bir durumdu. Yatırım bankalarının 30-40 kat ‘kaldıraç’ kullanması değil miydi küresel krizi hazırlayan etkenlerin başlıcası?

Şimdi sıra bu kaldıraçlı işlemlerin azaltılmasına geldi! 2012 yılı finansal sektör çok istemese de yavaş yavaş kaldıraçlı işlemleri ya da kaldıraç oranları azalacak, azaltılacak. Bu yıl kaldıraçın tersi, ‘İndireç deleverage- Yılı’ olacak. Her ne kadar siyasi otoriteler bunu çok istemeseler, merkez bankaları da likidite vermeye devam etse de özellikle Avrupa bankalarının sermaye ihtiyaçları, ayakta kalma çabaları, geleceğe güven duymayan tüketicinin kabuğuna çekilmesi bu süreci hızlandıracaktır. İndireç süreci temel olarak Avrupa’nın yaşayacağı bir süreç olacak.

AB bankalarının şu anda ihtiyaç duydukları sermaye miktarı 130 (+/- 10) milyar euro olarak hesaplandı geçenlerde. Üstelik bu rakamın içinde ne AB ülkelerinin not indirimleri (ve bunun yaratacağı ek maliyet) ne de Yunanistan, İrlanda v.b. ülkelerden bir veya birkaçının borçlarında gerçek anlamda tenzilata gidilmesi (haircut) yok. Diğer yandan yüzde 7 ile borçlanıp ‘büyüyemeyen’ İtalya örneğinde olduğu gibi borç yükünün taşınamaz hale gelmesi de hesaplamalarda, ‘stres testlerinde’ öngörülmemiş durumda.

AB’den başlayan bir ‘indireç’ süreciyle; bilançolar küçülecek, risk hevesi ister istemez azalacak. Buna karşın hemen herkesin “Merkez bankaları 3 yıla kadar likidite veriyorlar, ortada çok para var, bu olmaz!” dediğini duyar gibi oluyorum. Doğrudur merkez bankaları likidite veriyorlar vermesine de bu para ekonomiye girmiyor, çarkları ‘yağlamıyor’, yine bankaların merkez bankalarındaki hesaplarında duruyor. Hatta değil reel ekonomiye girmesi, bankalararası para piyasasına bile girmiyor. Çünkü halen daha kimin sağ salim, kimin batak olduğu belli değil. Bu belirsizlik de ‘indireç’ sürecini besleyecek bir faktör. Bu durum hem AB’yi hem de ‘çevresindeki’ hemen her yeri etkileyecek! AB’nin büyümesinin sırf bu nedenle ‘sıfıra yakınsama’ ihtimali çok yüksek. Düşük büyüme, hatta çeyrekler itibariyle küçülme/resesyon bir yandan işsizliği arttırırken, diğer yandan da AB’de tüketici güvenini örseleyecektir.

Türkiye’nin de bundan etkilemesi kaçınılmaz ! Cari açık finansmanı konusundaki en ciddi ‘fon sağlayıcımız’ Avrupa’nın başının belaya girmesi, bizim zorlanmamız anlamına gelecektir . Geçtiğimiz yıl temin ettiğimiz finansman seviyesini tutturmakta zorlanacağız. OVP’de konulan büyüme hedefleri yeni finansman ihtiyaçlarını da beraberinde getirecek! Geçen yılki borçlanmaları uzattığımız var sayarsak bu yılki ihtiyaçların temininde sorunlar yaşayabiliriz! Diyelim ki merkez bankalarının sağladığı likidite piyasalara girdi ve bize kadar da ulaştı. Bu sefer de maliyet açmacıyla karşı karşıya kalacağız. İndireç süreci fon sağlayıcılarının ‘seçici’ davranmalarına sebep olacaktır. Bu seçici davranış, belki miktarı değişmese de ‘fonlama maliyetini’ artıracaktır .

Finansal cepheden gelecek bu dalganın yanı sıra yeni yılda bizleri bekleyen ve ‘fiyatlanacak’ bir kaç noktayı daha paylaşmakta fayda var:

İçeride:

– ‘Yeni Anayasa’ tartışması ve olası referandum, gündemi ekonomiden uzaklaştıracaktır,

– İran, Irak meselesi çok ciddi enerji harcanmasını gerektirecek. Yılın ilk yarısında Suriye, ikinci yarısından itibaren de İran-Irak-İsrail anlaşmazlıkları piyasalarca fiyatlanmaya başlayacak . (Petrol fiyatları)

– Cari açığın nominal olarak daralması zor, bu yılın kapanış rakamı, gelecek yılın da rakamı olmaya aday!

– Gelecek yıl büyüme çok dalgalı bir seyir izleyecek: ilk çeyrek birçok beklentinin aksine pozitif, ancak ikinci ve üçüncü çeyrek ‘negatif’ büyüme rakamlarına şahit olabiliriz. Son çeyrek toparlanma göreceğiz.

– Merkez Bankası bir dönem ‘politika faizi’ konusunda esneyecek! Faiz arttırmak zorunda kal ırsa da bunu ‘kabul edilebilir’ argümanlarla ortaya koymakta zorlanacak!

Dışarıda:

– ABD’de başkanlık seçimi dünyanın gündemini işgal edecek. “Tea Party” ABD’deki 3. Parti olarak riski artıracak!

– Fed III.BPP’yi açıklamayacak ama çok benzeri adımlar atacak! ECB çaresizlik ve beceriksizlik arasında gidip gelecek!

– İran meselesi ‘alevlenecek’ olur ise petrol fiyatları ‘dalga boyları yüksek’ bir seyir izleyecek. Her halükârda petrol için önemli bir yıl olacak. Bir yandan düşen talep, diğer yandan ‘Hürmüz Boğazı’ hep gündemde olacak . (Hürmüz Boğazı ’n ın bir kıyısında İran, diğer kıyısında 7 ülke. Her an artabilecek bir stres. Savaş ihtimali halen daha düşük . Ancak petrol fiyatlarını etkileyebilecek gerginlikler daha sık aralıklara yaşan acak.)

– Merkez bankalarından faiz indirimleri gelecek, ‘kur savaşları’ başka bir boyut kazanacak!

– Euro dağılmayacak! Ancak ciddi oranda ‘güven ve değer’ kaybedecek!

– Arap baharı kısa vadede ‘yaza’ döneceğe benzemiyor!

– AB’de Yunanistan’ın borcu ‘yeniden yapılandırılacak’, genele yayılan bir ‘borç silme ya da vade uzatma’ dalgası yaşanacak!

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir