Esas olan kural değil, ilkedir

Bu konuyu gündeme getirmeme, köşedaşım Şükrü Kızılot Hoca vesile oldu.

Pazartesi günkü yazısında Şükrü Hoca, yeni Ticaret Kanunu’na göre, vergisiz olarak yapılmasına 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren izin verilen bir uygulamaya, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 10 Ekim 2011’den itibaren izin verdiğini ve bu izine güvenerek işlem yapacak anonim şirketlerin ileride vergi cezacına çarptırılabileceklerini söyledi.
Bu, zamanında kaleme alınmış bir uyarı yazısıdır. Bana göre uyarılanlar sadece anonim şirketlerin muhasebecileri ve onların vergi müşavirleri değil, aynı zamanda Maliye Bakanlığı’nın vergi denetim teşkilatıdır. Onların da derhal konuyu ele alıp, Şükrü Hoca’nın faraza dediği hali irdeleyerek, ne şekilde hareket edeceklerini mükelleflere şimdiden bir genelge ile bildirmeleri gerekir. Bu, iyi niyetli denetçi olmanın ahlaki bir vecibesidir.

ANONİM ŞİRKETLER KENDİ HİSSE SENETLERİNİ ALIP SATABİLİRMİ?

Konu kısaca şöyle: Hisse senetleri İMKB’de işlem gören bir şirket kendi hisse senetlerini, düşük fiyattan alıp yüksek fiyattan satarsa, aradaki fark kurum kazacı mıdır? Kurum kazancı ise, bu meblağ vergi matrahına dâhil edilmeli midir?  Eğer bu hisse senetleri yüksek fiyattan alınmış ve düşük fiyattan satılmışsa, bu kurum zararı mıdır? O zaman bu zarar, kurumlar vergisi matrahından düşülebilir mi? Benim Hoca’nın yazısından anladığım, vergi otoritesinin bugünkü anlayışı, şirketlerin kendi hisse senetlerini İMKB’de alıp satmalarını (işlem arızi de olsa) bir ticari işlem olarak gördüğüdür. Dolayısıyla bu tutar, vergi matrahını değiştirmektedir. Hâlbuki yeni Ticaret Kanunu 1 Temmuz 2012’den sonra yapılacak işlemlerde bu anlayışı ortadan kaldırmaktadır. Dolaysıyla ortada bir vergi cezası sorunu olmayacaktır.

MUHASEBE, VERGİ VE EKONOMİDE RASYONELLİK

Muhasebe, bir bakıma şirkette cereyan eden olayların tarihini yazmaktır. Tarih yazanların temel sorumluluğu da olayları gerçeğe uygun, doğru ve adil olarak kayda almaktır. Her ne kadar vergi salmanın mantığı ile işletme yönetiminin akılcılığı tıpa tıp aynı olmasa bile, aralarında çok sıkı bir bağ vardır.
Çünkü adil ve doğru vergilendirme, işletme yönetime rasyonel karar alma konusunda yol göstericidir. Bu da halkın refahını ve istihdamı yakından ilgilendirir.

KENDİ HİSSE SENEDİNİ ALIP SATMAK BİR ŞİRKETTE NE KÂR YARATIR, NE ZARAR

Sözü uzatmadan söyleyeyim. Bir anonim şirketin (isterse o şirket İMKB’de kota alınmış olsun ister olmasın) kendi hisse senetlerini alıp satması, ne olağan ne de olağanüstü bir ticari işlem değildir. Bu, bir sermaye hareketidir. Yani sermaye arttırmak veya azaltmak işleminden başka bir şey değildir. Velev ki bu işlem hissenin piyasa değerini korumak için yapılmış olsun. Netice değişmez. Yapılan işlem, kurum geliri veya gideri yaratmaz. Bir işlemin satış olabilmesi için karşılığında para alınan şeyin, bilançoda yer alan bir varlık (aktif) olması gerekir. Şirket, kendi hissesini satın alınca, hisse senedinin nominal bedelini ödenmiş sermayeden, kalanını da yedek akçeden indirir. Satınca da tersi işlem yapılır. Bir şirketin bilançosunda, kendi hisse senedi “varlıklar” (aktif) içinde yer alamaz. Satışı da kâr veya zarar yaratamaz. Emisyon primi (ilk veya sonraki sermaye artışlarında ortaya çıkan) temettü olarak ebediyen dağıtılamaz.
Son Söz: Kötü muhasebe, ekonomiye zarar verir.

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir