Gündemde iki tartışma Kıdem Tazminatı ve Esnek Çalışma

Hükümet’in Mini İstihdam Paketi ile Kıdem Tazminatı ve Esnek Çalışma sistemini ele alacağı bilgisi ve Bakanların bu konularda yaptığı açıklamalar, işçi sendikaları ve işverenleri demeçlerine ve gündemde yeni tartışmaya yol açtı. Önemli sorunlar içeren Çalışma Hayatında yeni düzenlemeye gidilecekse, vakit kaybetmeden işçi, işveren kuruluşlarıyla Hükümetin ilgili bakanlarının bir araya gelip sorunlara diyalog içinde çözüm aramaları gerekir. Aksi halde karşılıklı demeçlerle katılaşmalar içeren bir ortam yaratılacak ve çözümde birleşilmesi zorlaşacaktır.

Hükümet’in mini istihdam paketi ile kıdem tazminatını yeniden düzenleyeceği ve esnek çalışma modeline geçilmesini önereceği iddialarına bazı bakanların bu konulardaki demeçleri eklendi. Ayrıca “Mini istihdam paketi” bu alanlarda düzenlemeler yapılırken, kayıt dışılıkla mücadele ve istihdamı artırmanın da amaçlanacağı öne sürüldü. Bu durum işçi ve işveren kuruluşlarının demeçleriyle tartışma gündemine kıdem tazminatı ve esnek çalışma konusunu oturttu. Ancak, yapılan açıklamalar elde olan bir taslak metnin işçi işveren kuruluşlarına ulaşmadığını, bu nedenle yapılan açıklamaların genel ve uluslararası örneklere göre mevcut durumu savunma ya da reddetmeye dayalı olan değerlendirmelerle sınırlı olduğunu gösteriyor. Bu da yer yer esneklik içermeyen, tartışmaya açık olmayan görüşlerin gündeme gelmesi sonucunu doğuruyor.

Oysa, çalışma hayatımız, hem kıdem tazminatı uygulaması açısından, hem çalışma süreleri açısından hem de kayıt dışılıktan önemli sorunlar içermektedir. Önce kıdem tazminatı tartışmasına bakalım.

İşverenlerin bir bölümü bu yükün üzerlerinden alınması isteğindeler. Avusturya modeli fon sisteminin önerisini yapıyorlar. Hak-İş, kıdem tazminatında kazanılmış haklar konusunda  geri adım atılamayacağını,, ancak, bu konuda özellikle özel sektörde önemli mağduriyetler yaşandığını, çokt sayıda dava olduğunu, yeni düzenlemenin  kolay erişimi içermesi  gerektiğini söylüyor. DİSK, kıdem tazminatının fona devredilmesinin zaman içinde ortadan kaldırılması anlamına geleceğini bu nedenle karşı olduklarını açıklarken, TÜRK-İŞ kıdem tazminatına karşı her girişimi grevle karşılayacakları uyarısında bulunuyor.

Peki, kıdem Tazminatı ödemeleri sağlıklı yapılıyor mu? 1milyon 900 bini kamu işçi ve memuru, 600 bini sendikalı işçi, 3 milyon 500 bini sendikasız, 7 milyon 500 bini bir yıldan kısa çalışanıyla toplam 13.5 milyon çalışanın olduğu Türkiye’de çalışanların yarıdan fazlası kıdem tazminatına erişemiyor. En önemli kamu kuruluşlarından TBMM’sinde çalışan yaklaşık 1200 kişinin bile bir dönem 11 ay çalışır gösterilip bir ay izinli gösterilmesiyle kıdem tazminatı hakkını elde edemedikleri gibi sorunlar yaşandığını biliyoruz. Aslında yasal olarak işverenler her yıl çalışanın bir maaş karşılığını kıdem tazminatı akçesi olarak yatırıp buna dokunmamaları gerekirken, bu kural işlemiyor. Ayrıca, Türkiye’de işçi devir hızı da çok yüksek, yılda 3-4 milyon işçi işten ayrılıp, yeni işe giriyor. Bu yapı kıdem tazminatına ulaşımı yarı yarıya azaltıyor. Bu yüzden konunun tartışma gündemine gelmesi gerekiyor. Ancak, işverenden alınıp kamudaki bir fona geçmesi önerilirken, çalışanların haklarını kaybetmeleri  korkusu sendikaların tepkisine yol açıyor. Kıdem tazminatının kamuya devri ile iş garantisinin de Avusturya modelinde olduğu gibi ortadan kalkacağı düşüncesi de sendikaların karşı çıkışının bir başka ayağını oluşturuyor.

Esnek çalışma tartışmasına. Burada da OECD verilerine göre Türkiye yasal belirleme 45 saatin üstünde 50 saatlik bir çalışma süresine sahip olarak örgüt üyeleri içinde en uzun çalışma süresi ve en düşük ücret alınan ülke konumunda. Hükümetin esnek çalışma içeren yeni modeliyle istihdamı artıracağı düşüncesine hem işverenler, hem işçi sendikaları karşı çıkıyor. Süre azaltmanın istihdam artırmayacağını belirtiyorlar. Dün, bu konuda görüşünü açıklayan bir firma yöneticisi, “Şimdi çalışma süresinin 8 saatten 7 saate indirileceği söyleniyor. Biz, 24 saatte 8’er saatlik üç vardiya yapıyoruz. 7 saate indirilirse 3 vardiya toplam 21 saat olacak o kalan üç saatte kimi nasıl çalıştıracağız?” diye kuşkusunu ortaya koydu. Sonra, “Çalışma hayatının bütün sorunları yeniden ele alınmalı. Bizim sektörde Güneydoğu’daki bir fabrika işçilerine 599 lira asgari ücreti bankadan ödüyor. Bankadan bu parayı alanlar dönüp 150 lirasını fabrika veznesine iade ediyorlar. Böylece, devlete karşı asgari ücret uygulamış görünürlerken, aslında işçileri 449 liraya çalıştırıyorlar. O nedenle soruna bütün yönleriyle bakmak lazım” yorumunu yaptı.

İş dünyasının duayenlerinden Halit Narin ise bir soru üzerine kıdem tazminatı ve esnek çalışma konusunda yapılması gerekeni şu özel cümle ile değerlendirmiş: “Kıdem tazminatı, kısa çalışma süreleri tüm detayıyla konuşulmadan, bir iki düşüncenin yazılmasıyla tartışılamaz. Çünkü konu, işveren ve işçiyi alakadar eder. O nedenle, Hükümet, işçi ve işverenin bir araya gelmesiyle ciddi ve detaylı olarak konuşulmalıdır.”

Narin’in bu değerlendirmesine “Doğru söze ne denir” diyerek yazımıza nokta koyalım…

Osman AROLAT

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir