Çetin Ünsalan – Her işe maydanoz

Gündem Merkez Bankası’nın faizler ile ilgili ne karar vereceği… Aslında son derece ekonomik olarak gözüken, ama iktisadın yakınından bile geçmeyen siyasal bir tartışma var ortada… Faiz kararı neredeyse ekonomik bir tercih olmaktan çıktı.

 

Sanırım bu işten para kazanmayanlar dışında hiç kimse bu ülkede yüksek faiz uygulanmasını istemez. Fakat istemekle, gerçekçi olmak her zaman aynı potaya oturmuyor. Reel sektörün çok ciddi bir borç açmazı olduğunu ve yüksek faizlerin üretimden ödemeye her aşamada olumsuz etki yaratacağını biliyoruz.

 

Peki ya diğer faktörler? Enflasyon oranından döviz kuruna kadar hiçbir göstergesi gerçek olmayan bir ülkede enflasyonun altında faiz kime anlatılabilir? Düşünsenize bankaya borçlusunuz ve gidip, tek taraflı faizleri düşürmeyi öneriyorsunuz. Ne yanıt alırsınız?

 

Madalyonun tersine bakalım. Bankaya mevduatınızı yatıracaksınız ve banka size enflasyonun altında faiz ya da katılım bankası mantığı çerçevesinde kâr payı vermeyi öneriyor. Esasen teknik olarak ikisinin de birbirinden farkı yok ama bu başka bir tartışma konusu…

 

Yani bankaya 100 TL yatıracaksınız ve sene sonunda paranızın yıpranması 115 TL iken, size 107 TL vermek isteyecek. Kabul eder misiniz? Biraz daha abartalım. 100 TL yatırıp, 95 TL almayı onaylar mısınız? İşte Cumhurbaşkanı’nın ısrar ettiği konunun açıklaması bu kadar basit…

 

Artık aba altından sopa gösterme devri… Cumhurbaşkanı’nın dediğini yapıyor musun yapmıyor musun? Yoksa ‘yasanı değiştiririz biz de’… Şimdi kimse ‘özel sektörü düşünüyoruz; yatırım yapamıyor’ bahanesinin altına sığınmasın. Zaten akıllı bir işadamı bu ortamda yatırım yapmaz.

 

Mesela Bakan Zeybekçi… Neden faiz indirimi istediğini kesinlikle bilmiyor. Eğer Erdoğan faiz artırımı istiyor olsaydı, o da isteyecekti. Konu önemli değil, kraldan çok kralcılık yapmak derdi. Fakat helikopterle imar yapan ve bilimi reddeden bir zihniyetin farklı bir yaklaşım sergilemesi mümkün mü? Bence değil…

 

Gazeteciliği öğretiyorlar; ekonomiyi öğretiyorlar; hamileliği öğretiyorlar; doğumu öğretiyorlar; muhalefeti öğretiyorlar; hayat tarzı öğretiyorlar; inancı öğretiyorlar; Beştepe’de toplayıp Başbakanlık bile öğretiyorlar.

 

Nasıl genç olunacağını; nasıl işsiz olunacağını; nasıl kadın, erkek, öğretmen, öğrenci, işadamı, akademisyen, düşünen, düşünmeyen ve aklınıza ne gelirse ne olacağını hep öğretiyorlar. Her işe maydanoz oluyorlar.

 

Üstelik tüm bunları da hayatında kitap okumuyor olmaktan övünç duyan bir kişinin istekleri üzerinde yapıyorlar. Buna ister cahil cesareti deyin, isterseniz hem kekeme hem geveze olmak… Ama bir gerçek var ki, bu kadar bilgisizce bilgiçlik yapmak normal bir durum değil.

 

Korkuyorum yakında ameliyata da girerler. Ne de olsa koca bir ülkeyi ameliyat edip; tecrübe kazandılar. Sivilce derken, böbreği aldılar ama olsun.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir