Her Şerde Bir Hayır Vardır

Yunanistan bizim gibi 2000′lerin başında euroya geçmeden bir kriz yaşasaydı muhtemelen şimdi çok daha iyi bir konumda olacaktı.

Çoğu kez “Her işte bir hayır vardır” diye kullanılsa da aslı başlıkta yazdığım gibidir. ‘Şer’ Arapçada kötülük, ‘hayır’ ise iyilik anlamına gelir. Yani Türkçeleştirirsek “Her kötülükte bir iyilik vardır” şeklinde ifade edebiliriz. Ya da belki biraz değiştirerek “Her kötülükten bir iyilik doğar” desek daha güzel olabilir.

Bu deyimi genişleterek “Her şerde bir hayır, her hayırda da bir şer vardır” şeklinde ifade etmek de doğrudur. Aslında biraz da Marksist bir bakış açısıyla bakarsak bu söze “İslam diyalektiğinin özeti” diyebiliriz.

Çocukluğumda her kötü olaydan sonra babam söylerdi bu cümleyi: “Her şerde bir hayır vardır.” Babama biraz da şaşkınlıkla bakar, bir kötülükten nasıl bir iyilik çıkabileceğini kafamda canlandıramazdım. Zamanla yaşadığım, karşılaştığım olaylar bu ifadenin doğruyu yansıttığını gösterdi bana da.

2001 krizi şer miydi hayır mıydı? 

Bu uzun girişi yapmaktan amacım 2001 krizinin yani yaşadığımız o şerrin bizim açımızdan nasıl hayırlı bir sonuca yol açtığını anlatabilmek içindi. Eğer biz o krizi yaşamamış olsaydık: (1) Bankacılık kesimi kör topal bu günlere gelecek ve 2008 küresel kriziyle batacaktı. (2) Kamu maliyemizi düzeltecek reformlara girişmek yerine yine borçları erteleyici önlemlerle durumu idare edecek, krize yüzde 10’un üzerinde bir bütçe açığıyla girecek ve kamu kesimimizi batıracaktık. (3) Özel kesim verimlilik arttırmak yerine borç bularak durumu idare etmeye çabalayacak ve küresel krizle birlikte batacaktı. (4) Sosyal güvenlik sistemimiz çoktan iflas etmiş olacaktı. (5) Büyük olasılıkla yüksek enflasyondan hiper enflasyona geçmiş olacaktık.

2001 krizi büyük bir felaketti. Çoğumuz işimizi kaybettik, işini kaybetmeyenlerimiz de gelirlerinin bir bölümünü kaybetti. Kimse yarınının nasıl olacağından emin değildi. Yani tam anlamıyla bir şer hali yaşadık ama o şerden yukarıda dediğim gibi bir hayır çıktı ve birçok yapısal önlemi alarak ekonomiyi toparladık. Bu toparlanma, anlı şanlı ülkelerin batma noktasına geldiği küresel krizde bizim için müthiş bir avantaja dönüştü. Çünkü bir ekonominin kendi başına krize girip önlem alması başka bir şeydir, herkesin krize girdiği bir dönemde önlem almaya çalışması başka bir şey.

Yunanistan krizi geç gördü  

Yunanistan, 2000’lere girerken en az bizim kadar sorunları olan bir ekonomiydi. 2010’a kadar euronun arkasına saklanarak, AB fonlarını kullanarak sorunlarını erteleyip durmuştu. Küresel kriz AB’yi de euroyu da etkileyince saklanacak yeri kalmadı, Yunanistan’ın ve bugünkü durumuna geldi. Oysa Yunanistan bizim gibi 2000’lerin başında daha euroya geçmeden bir kriz yaşasaydı muhtemelen şimdi çok daha iyi bir konumda olacaktı. 2000’lerin başında bize şer gibi görünen kriz bizi hayra taşırken Yunanistan için euroya girmek hayır gibi görünüyordu şimdi şerre dönüştü. Şimdi Türkiye 2000’lerin başında yaşadığı şerden geçtiği hayır ortamında bulunuyor. Eğer diyalektik doğruysa bu hayırdan da bir şer çıkabilir. Onun için bu aradan yararlanıp yapılması gereken her şeyi yapmakta yarar var. Sözü getireceğim yer yine yapısal reformlar. Dolaysız vergilere geçişimizi ama bunu yaparken gelirimizi azaltmayacak şekilde kayıtdışını kayda almamızı sağlayacak bir vergi reformunu yapmamız gerekiyor. Birçok zor işi başardık, bunu da başarabiliriz. Cari açığın sürekli büyümeye eşlik etmesini önleyecek sanayi yapısı değişikliğini gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu konuda birçok çalışma yapıldı artık bunları hayata geçirmeliyiz. Şerden korunmanın yolu budur.

Mahfi EĞİLMEZ

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir