Çetin Ünsalan – İktidarın öncelik hatası

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Programı temel alarak bir numaralı öncelik alanlarını açıkladı: Cari açık… Ortada bir program kaldığını düşünmek zaten başlı başına bir hata ama Babacan’ın sözlerinden anlıyoruz ki, daha ilginç bir yaklaşım geliyor.

Her şeyden evvel altını çizmek gerekir ki, cari açık meselesi Türkiye’nin en önemli problemlerinin başında geliyor. Bunda prensip olarak anlaşamadığımız bir konu yok. Ekonomi yönetimiyle ayrıştığım temel fark, bunun para politikalarıyla değil, reel sektörün ve finansın önceliğinin yapısal bakımdan değişimiyle çözülecek bir konu olduğudur.

Peki buna rağmen şu soruyu tartışmak gerekmiyor mu? Mevcut konjonktürde ve olası ekonomik fotoğrafa baktığınızda cari açık Türkiye’nin bir numaralı önceliği midir? Ben Başbakan Yardımcısı Babacan ile aynı fikirde değilim.

Türkiye en çok hangi temelden cari açık veriyor? Sıcak para girişiyle finansman ithalatı ve üretim için gereken hammadde ile ara girdideki dış alımlar. Gerçi son veriler tüketim mallarının eskiye oranla nispi artışını gösterse de hakimiyet bu iki konu üzerinde…

Öncelikle eskisi gibi sıcak para gelmesi mümkün gözükmüyor. Aksine içerideki paranın da kaçmak için fırsat kolladığını biliyoruz. İkinci başlık ise ithalat bağımlısı ihracat… Dış pazarlardaki kaos ortamı ve en önemli pazar payına sahip Avrupa’nın adım adım gittiği resesyon, üretimin de sıkıntısının artacağına işaret ediyor.

İç piyasanın da krediler üzerinden daraltılmaya gidildiği şu ortamda, üreticinin içte tüketmek adına üretim yapması, yapsa da ithal ürünlerle rekabet etmesi oldukça güç. Türkiye ekonomisinin daralacağı ya da elde edeceği büyüme rakamları, daralma anlamına geleceğine göre tespit çok açık.

Bu fotoğrafta Türkiye’nin cari açığı zaten gerileyecektir. Fakat yine altını çiziyorum ki, bu sorunun ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Sadece daralmanın bir neticesi… Yapısal problemler halledilmediği sürece, yarın ekonomi canlansa ve üretime geçilse, cari açık yine patlama riski ile karşı karşıya…

O zaman en başa dönersek Türkiye ekonomi yönetiminin içinde bulunduğumuz koşullar adına birinci önceliği cari açık olamaz; olmamalıdır. Bu sorunu takip edip, ümidim olmasa da yapısal olarak çözmenin yolları elbette aranmalıdır.

Ama Türkiye’nin kapısındaki güncel problem finansman sorunu ve işsizliktir. Daralan piyasalar ve ödeme güçlükleri, nakit sıkıntısının arttığı ortamda firma kapanmalarına ya da aşırı işten çıkarmalara neden olma riski taşıyor. Burada da işsizlik, canımızı daha çok yakacak bir sorun olarak ortada duruyor.

Finansmana gelince, daha önce yazdım, tekrar altını çizeyim: Bir yıl içinde gerçekleşen 65 milyar dolarlık cari açık finansmanı ve kısa vadeli kamu/özel borç ödemeleri nedeniyle yaklaşık taze 230 milyar dolar civarında bir paraya ihtiyacımız var ve böyle bir paramız yok.

İşin özü cari açık sorundur; ama güncel gelişmeler dikkate alınarak yönetilmesi gereken ekonomide bugünün önceliği değildir. Yeniden altını çiziyorum ki, üzerimize gelen çığ finansman, tahsilat sıkıntısı, ödeme güçlüğü ve işsizlik problemleridir.

Peki Ali Babacan bunu bilmiyor mu? Ben bilmediğini düşünmüyorum. Sadece silsile halinde gerçekleşecek seçimler öncesi, zaten düşecek bir veriyi siyaseten kullanması için iktidara bugünden ortam hazırlıyor. Ama bu ne sorunları ortadan kaldırıyor; ne de Ali Babacan’a yakışıyor.

Eskiden devekuşu sendromundan yakınırdık; şimdi bir de Mandrake sendorumu musallat oldu.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir