Lobinize Dikkat

Türkiye’nin dış ticaret ile ilgili açmazı devam ediyor. Bugün ihracat konusunda methiyeler yazılırken, ki bence de övgüyü hak ediyor, fotoğrafın geneline bakmak kimsenin işine gelmiyor. Yine ihracat rakamlarının kriz öncesi seviyeyi yakaladığı anlatıldı.

Öncelikle her zaman dile getirdiğim gibi bu başarı her şeye rağmen ihracat yapan üreticimizindir. Siyasilerin bunun arkasına sığınıp, asıl sorumluluklarından kaçma şansı yok. Eğer bu ülkede dış ticaret açığı kasım itibariyle 100 milyar dolar sınırına dayandıysa, ekonomiyi yönetenler ihracat rakamının ardına sığınamaz.

Çünkü üretici için başarı olan bu rakam, ülkenin genel ticaretini yönetenler için bir utanç tablosundan öteye gidecek nitelikte değil. Türkiye’de üretim yapısının, geçiş dönemlerini de kapsayacak bir biçimde yeniden kurgulanması gerekiyor.

Bunun için de son dönemlerde herkesin ‘para’dan başka düşünecek bir şeyi olmadığı için ‘teşvik’ kelimesi ön plana çıkıyor. Oysa bazı değişimleri yapmak için paradan çok daha fazla şeylere ihtiyacınız vardır.

Eğer bir konuda bıçak kemiğe dayanmışsa ve aklınızda aslında ne yapacağınıza dair fikriniz yoksa, bir de üzerine siyasetçiyseniz, gönüllere su serpeyim derken, niyetinizi ele verirsiniz.  İşte teşvik sisteminin ay sonuna kadar açıklanacağını ifade eden Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın durumu da bire bir bununla örtüşüyor.

Öncelikle teşvik sisteminin ay sonunda açıklanacağını ifade eden Sayın Bakan’a sormak lazım: Neye göre? Yani elinizde hangi veriler var ve bu verilerden derlenmiş nasıl bir gelecek projeksiyonu oluşturdunuz ki yeni bir sistem hazırlanıyor?

Unesco’nun verileri dahi son 5 yılda yeni doğumlarda yüzde 30’larda sapma tespitini paylaşırken, doğru düzgün bilinmeyen bir nüfus yapısı, yarım yamalak elde edilmiş sanayi envanteri ile tarım envanteri ve elde olmayan işgücü envanteri ile neyi destekleyeceksiniz?

Dönelim tekrar Bakan Çağlayan’ın dış ticaret açığını ortadan kaldıracağına yönelik yaklaşımlarını içeren açıklamasına: “Dış ticaret açığı verdiğimiz, ülkemizde üretimi olmayan veya yeterli üretim olmadığı için ithal ettiğimiz ürünlerin artık ülkemizde üretilmesini sağlayacak bir teşvik mekanizması üzerinde çalışıyoruz.”

Ülkemizde üretildiği halde  ithal edilen ürünleri bıraktık, şimdi de üretilmeyenlerin üretilmesini teşvik etme aşamasına geldik. Basamakları üçer beşer çıkıyoruz gerçekten. Siz önce ülkede dünya çapında ihracat yapan bavul imalatçısı varken, hac bavullarını niye Çin’de ürettirdiğinizin açıklamasını yapın.

Sayın Bakan’ın açıklamaları, durumdan daha da vahim. Hiçbir bilimselliği olmayan, sadece dış ticaret açığını ve buna paralel patlayan cari açık yangınını, tepki bazında dizginlemeye yönelik sarf edilmiş boş sözler.

Merak etmeyin, altı delik bu çuvala yine para atılacak ve teşvikler sunulacak. Nasıl mı? Lobisi güçlü olan kazanır. Lobinize kuvvet…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir