Mahfi Eğilmez – Osmanlı Dış Borçlanmasından Menkul Kıymetleştirmeye

Bugünlerde çok konuşulan sürekli tartışılan konuların başında menkul kıymetleştirme (securitization) geliyor.

Menkul kıymet, finans dilinde, hisse senedi, tahvil, bono gibi gelir getiren bir kıymetli evrakı tanımlamakta kullanılır. Alacaklar, krediler ya da kira gelirleri gibi varlıkların temsil ettiği alacak haklarının ihraç edilen menkul kıymete dayanak oluşturması ve bundan gelir sağlanması işlemine de menkul kıymetleştirme denir.

A Bankasının 100 milyon TL’lik bir yıl vadeli yüzde 15 faizli kredi alacağı karşılığında 100 milyon TL nominal değerli bir senet hazırlayıp bunu B Bankasına 90 milyon TL’ye satması menkul kıymetleştirme işlemidir. Sistem basit biçimde şöyle işleyecektir: A Bankası bir yıl vadeli yüzde 15 faizli 100 milyon TL’lik kredi açmıştır. Yılsonunda bunu yüzde 15 faiziyle birlikte 115 milyon TL olarak tahsil edecektir. A Bankası bu kredi alacağını karşılık göstererek menkul kıymetleştirme yapmış ve hazırladığı senedi B Bankasına 90 milyon TL’ye satmıştır. Bir yılın sonunda A Bankası kredi alacağını 115 milyon TL olarak tahsil edecek ve B Bankasındaki senedini alarak ona 100 milyon TL ödeyecektir. Bu işlemlerin sonucunda: A Bankası kredi alacağını erkenden paraya çevirip 90 milyon TL almış ve bununla yeniden kredi açmış olacak. Yani 100 milyon TL mevduatla 190 milyon TL kredi açabilecek (zorunlu karşılıkları ihmal edip, net düşünüyorum), B Bankası elindeki 90 milyon TL’yi garanti getirili bir kağıda yatırıp bir yıl sonunda 100 milyon TL alıp [(100 – 90) / 90)] yüzde 11 faiz geliri elde etmiş olacak. A Bankasının riski açtığı krediyi geri alama riskidir. Bu durumda B Bankasından aldığı 90 milyon TL ile yeni kredi açtığı için oradan elde edeceği parayla ödemeyi yapabilir. B Bankasının tek riski A Bankasının batma riskidir.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Mahfiegilmez.Com)

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir