Önce Mantık ve mutlaka Felsefe!

Öyle çarpık ve her söylenenden etkilenen ama iş uygulamaya gelince de, tam tersi tümden yanlışların içinde boğuşan bir toplum haline geldik ki mutlaka bu çıkarcı ve her şeyi bireysel, düz mantıkla çözmeye kalkan halden kendimizi mutlaka kurtarmamız gerekir.

Aksi ise tümden toplumsal çöküşü beraberinde getirecektir.

Zaten yolun yarısını da çoktan geçtik. Aklımızı başımıza aldık, aldık, yok hala dediğim dedik, gayri mantıki ve çıkarcı davranışlara devam diyorsak? Yolun sonu da göründü demektir…

Bu bakımından iş dünyasının, yeni bir seçim olmasın, ülke ve ekonomi için kayıp olur, demeleri ise tam bir yanılgıdır.

Demokrasilerde seçmen, başını sandığa vura, vura doğru seçim yapmanın ve oy kullanmanın değerini anlar.

Buna mali külfet diye(!) salt parasal açıdan bakarsanız? İşte demokrasimizde, böyle yöneticiler seçer ve tüm milli değerlerimizi de bir çırpıda, çarçur etmiş oluruz!

O nedenledir ki sorgulayan, eldeki verileri tam bir mantık değerleri üzerinden inceleyebilen, gelecek için felsefi bir bakış açısına sahip seçmeni yaratmak için mutlaka ve de her gün, birilerinin ekranlarda düz mantıklı açıklamaları(!)kamu spotu, zorunlu yayınlar, icraatın içinde gibi taraflı ve toz pembe yayınlar yerine, mantık ve felsefe yayınları konmalıdır.

İşte o zaman görülecektir ki toplum olarak ne kadar filozofumuz var?

Ben söyleyeyim, atanmış ve kadrolu Akil ve Akilelerin onda biri kadar ya çıkar ya çıkmaz!

1999 depreminde dünya başımıza yıkıldı ama geldiğimiz nokta da, ne bir yeşil alan kaldı nede yaşanacak çevreci nefes alan kentler. Her yeri beton ve rant tarlası haline getirdik neden?

Düz mantık, en kısa süreçte kazanç sağlama felsefesi!

 

Tüm geçmiş uygulamaları bir yana bırakalım, seçim sonrası iki buçuk aya bir bakalım?

Terör hortladı, adeta şehirlerin içi ve tüm ulaşım yolları bomba ve mayın tuzakları ile doldu ama iktidar adeta ülke yönetimini yeni üslenmiş gibi teröristi kınıyor ver yansın ediyor!

Diğer yandan, her gün şehit cenazeleri geliyor ama hiç bir şey yokmuş gibi, Çin, Endonezya da geziler yapılıyor, Karadeniz de kelik uçuruluyor!

Hem de Rize de?

Daha seçimin hemen sonrasında, bacılar, dedeler tüm Rize halkı, yaylalarda iş makinelerinin önüne yatıyor ve yaylalara otoban sokmayız diyorlardı!

Şimdi ise siyasilerin ziyaretinde bir şehit cenazesi kalkıyor ama kimsede tepki yok!

Yörede ak sarayın milletin malı olduğu anlatılıyor, bu sistem fiilen bitmiştir deniyor, san ki şu anda en önemli sorunumuz budur?

Gene Ordu ilinde halk siyanürlü altın aranmasına karşı ayaklanmışlardı ama onlar da sus pus!

Halbuki mantık ve felsefeye göre, ne iş adamı nede özel sektör hatta yabancı sermaye ve onların iş makineleri ve şantiyede çalışan işçileri kabahatli(!) tüm bu ihaleleri ve planlamaları, hazine arazilerini peşkeş çeken on üç yıllık iktidardır!

İşte burada mantık ve felsefenin eksikliği tüm açıklığı ile ortaya çıkıyor!

Bu bölgede özellikle Rize de iktidar on üç yıldır tulum çıkarıyor özellikle Rize! Son seçimde de üçte üç…!

Bunu mantık ve felsefe bilimi ile açıklayabilir misiniz?

İşte bu nedenledir ki toplum olarak kim suçlu kim suçsuz ve suçludan nasıl hesap sorulur? Bir türlü beceremiyoruz.

Yaylada iş makinelerin yolu kesiyorlar ama sahilde, bu ihaleleri veren siyasetçileri alkışlıyorlar!

Anlatmaya çalışın denecek ki tüm siyasetçiler çıkarını düşünüyor ve bunlar da aynı ama bunlar çalışıyor da!

Gördünüz mü?

Güya koalisyon olacak diye ümitlenildi oysa geçmişe bakın iktidar partisi ile ortaklık kimse kurmak istemez neden?

CHP on dört madde ortaya koydu. Gidin bu maddeleri en sıradan demokratik bir ülkede ortaya koyun size gülerler!

Neden mi?

Zaten demokratik bir ülkede bu değerler temel ilkelerdir diyeceklerdir!

Öncelikli olarak da bağımsız yargı…

Oysa bizde bu değerler ve MHP öne sürdüğü cumhurbaşkanının anayasal sınırda kalması ve 17-25 aralık olaylarının soruşturulması gibi normal talepler AKP tarafından kabul edilmiyor!

Daha vahimi ise AKP eleştirilmiyor ortaklık kurmak isteyen öz veride bulunan partiler oyun bozan olarak sergileniyor!

Bundan daha vahimi ise seçmen hala teveccühünü bu yönde gösteriyor…

Aslında bu mantıkla ters bir durumdur anlamak çok zor

Ama bu mantıksızlığın sonucunda ülkede yaşanan bu günkü vahim durum ise bu mantıksızlığın sonucu oluşan doğru bir felsefi durumdur!

Netice olarak;

Gününü gün etmek için oy kullanan seçmen, çökerttiği geleceğinin altında yok olup gider.

Özellikle mahalle bazında muhtarlardan başlamak üzere, mantık ve fesle kursları verilmekle başlanacak bir eğitim seferberliği, en etkin ve kısa yol olarak görülmelidir.

İşte o zaman soran ve sorgulayan muhtarlara sahip oluruz. Bu da en alt yöneticimizden en üste doğru hesap sormayı doğuracaktır!

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir