Para Politikasında Ders Çıkarılacak Uygulamalar

Küresel krizle beraber gerçekten enflasyon hedeflemesi yapan merkez bankası kalmadı. Krize kadar Avrupa Merkez Bankası varisi olduğu eski Alman Merkez Bankası’nın (Bundesbank) yolundan gidiyordu. Krizle beraber ECB de bir gözüyle enflasyona bakarken, diğer gözüyle krizdeki Avrupa ülkelerini kurtarmaya çalıştı. Şimdiki Bundesbank’ın itirazları da zaten bu geleneğin sürdürülmemesi.
Merkez bankaları iki gözünü de enflasyon gelişmelerine (fiyat istikrarına) odaklamadığı zaman finansal piyasaların oyuncağı olma durumuna düşüyorlar. İtibar kaybediyorlar. Son dönemde bu olguyu neredeyse tüm dünyada yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Merkez bankaları maliye politikalarının yapması gereken işleri yapmaya kalkınca, hiçbir şeyi beceremez hale düşebiliyorlar.

AMERİKA
Yasası gereği Amerikan Merkez Bankası (FED) hem fiyat istikrarına hem de azami istihdam yaratmaya odaklanmak durumunda. Konjonktüre göre, iki hedeften biri öne çıkabiliyor. İşsizlik arttığında, fiyat istikrarı ikinci plana düşebiliyor. Enflasyon tahammül edilemez düzeylere geldiğinde, azami enflasyon yaratma hedefi unutulabiliyor.
Petrol krizi sonrası 1976-1979 dönemi FED’in istihdama odaklandığı yıllardır. Bu ucuz ve bol para dönemidir. FED’in bu politikası Amerika için tahammül edilemez düzeyde enflasyon yaratmıştır, ama işsizlik sorununu çözememiştir. 1980 yılı sonrası fiyat istikrarına yönelmiştir, ama işsizlik sorununu daha da ağırlaştırmıştır. Yani, işsizliği çözmeye yönelik para politikası 45 yıllık bir süreçte Amerika’da daha da fazla işsizlik yaratmıştır.
Kriz sonrası FED politikası da benzer bir riski taşıyor. İstihdamı artırmaya yönelik olarak bol likidite ile hem kısa hem de uzun vadeli faizler çok düşük tutulmaya çalışılıyor. Ama, ekonomik birimler tarihi düşük faiz oranlarından bile borç almaktan çekiniyor. Bankalar borç vermekten çekiniyor. Finans piyasaları FED’in giderek daha fazla parasal genişlemeye gitmesini istiyor. Ekonomik dengeler de FED’i bu yönde zorluyor. FED bir anlamda piyasaların oyuncağı olmuş durumda. Bu durumdan kurtulmasının tek yolu istihdam yaratma hedefini maliye politikalarına devretmesi olacak.

TÜRKİYE
Bizde enflasyon hedeflemesi zaten “yumuşak” uygulanmaya başlamıştı. Merkez Bankası’nın gözü hep başka taraflarda da geziniyordu. En sonunda geçen yılın ikinci yarısında “finansal istikrar” adına “kontrollü belirsizlik” yaratarak cari işlemler açığındaki artışı frenlemeye yönelik olarak para politikası yoluyla döviz kurlarının fırlatılması stratejisi benimsendi. Döviz kurlarının fırlatılmasında başarılı olundu, ama bunun maliyeti 20 milyar dolar civarında döviz rezervi kaybı oldu. Döviz fırladı, ama arzulananın çok üzerine fırladı.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir