Çetin Ünsalan – Reform dedikleri kölelikmiş

Uzun zamandır yazılarımda altını çizdiğim bir gerçek var. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde bir numaralı sorunu işsizliktir. Aklınıza gelebilecek bütün sorunların buradan tetikleneceğinden de şüpheniz olmasın.

 

İşte bu aşamada kendisini rakamların gölgesine saklamış ve gerçek hayatla ilgisi olmayan, sadece kumarhane ekonomisine istatistik tutturmayı hedefleyen bir ekonomi yönetimine, sorunu kabullendirmekle ilgili sıkıntı vardı.

 

Sonra ihracatçılarla buluşan Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’ten itiraf gibi bir açıklama geldi. “Mevcut yapıyla işsizliği iki hanelerden geriyi indirmemiz imkânsız”. Şimşek büyüme oranlarına atıfta bulunuyor, bu yapıyla işsizliğin azaltılmasının mümkün olmadığını söylüyor.

 

‘Nihayet sorunu kabul ettirdik; çözümü de konuşabiliriz’ diye sevinirken, açıklamaların devamına gözüm ilişti. İş gücü piyasasına yönelik yapmayı istedikleri reformun alttan alta engellendiğini söylüyor. Aslında o kadar iyi bir şeymiş ki bu; herkes destekliyormuş ki, bunu hayata geçirmekten başka çaremiz de yokmuş.

 

Başbakan Yardımcısı’nın bahsettiği bildiğiniz esnek çalışma, adam kiralama, tazminat haklarından yoksun hale getirme, işçi – işveren arasındaki ilişkiyi akitten çıkarıp köle pazarına dönüştürme ve kıdem tazminatı fonunu oluşturma.

 

Mehmet Şimşek dünyadan örnekler veriyor ve bunlardan ilham almamız, kötü örnekleri bir kenara bırakmamız gerektiğini söylüyor. Şimşek’in farkında olmadığı ise dünyadaki kötü örneğin biz olduğumuz. İşsizin parasını ve deprem fonunu, özelleştirme gelirlerini hiç eden sanki başka bir ülkenin iktidarı. Bırak başka ülkeyi, Şimşek’in mensubu olduğu iktidarın bizzat kendisi.

 

Eğer biz bunları yapmazsak, dünya işgücü piyasasında rekabet edemez ve işsizliği de tek haneye düşüremezmişiz. Mehmet Şimşek öyle diyor. Vay benim dertli memleketimin haline… Hoş şaşırmamak lazım… Şimşek Maliye Bakanı iken de işsizliğin nedenini iş arayan kadınlar ve mezun olan gençler şeklinde yorumlamıştı.

 

Şayet katma değerli ekonomiden bir kişinin posasını çıkararak çalıştırıp, adına verim demek anlıyorsanız, durum tahmin ettiğimden daha dramatik.

 

Dünya dördüncü sanayi devrimini konuşuyor, robot çalışanlar öne çıkıyor; eğitim sistemleri bu robotları üretenleri istihdam edecek şekilde gelişiyor, bizim Başbakan Yardımcısı da bu amaca hizmet edecek, yok pahasına çalışacak adam derdinde.

 

Reformdan köleliği anlıyorsanız, sanayi devrimi denilince zihninizde uyanan ne acaba? Babayiğit bulup otomobil yapmak mı? Dünya uçan otomobilleri tartışırken seviye buysa tebrik ederim.

 

Keşke sorunu kabul etmeseydiniz de, ben de farklı açıdan baktığınıza inansaydım. Sorunu kabul edip, düşündüğünüz çözüm buysa kurtaracak yanı kalmamış. Ben de kendime şaşıyorum.

 

Reformdan köleliği kast eden ve bunu savunma aymazlığına düşen, hormonlu ve kâğıt üzerindeki bir büyümeden niye rahatsızlık duysun ki?

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir