Dış politikada sıfır sorun diye ortaya çıkanlar, ülkeyi hızla bataklığın sorumlusu haline getirdi. Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin eşbaşkanlığıyla övünüp, Afrika’daki banker cehennemine alet olanlar, bizi ateşin ortasında bıraktı.
Özellikle aşırı oranda Esad’a angaje olup, bölgemizdeki lejyoner teröristlere sahip çıkıldığı iddialarıyla geldiğimiz noktayı konuşuyoruz. Daha önce sınırımızda gerçekleşen patlamaların hesabını vermeden, Türkmenler’in Irak’ın kuzeyinde katledilmesine göz yumanlar, şimdi Musul’daki baskının hesabını nasıl verecek?
IŞİD, El Kaide terör örgütünün bile sahiplenemediği katliamlara imza attı. Fakat iktidar Esad kompleksi ile sınırımızda hızla büyüyen terör örgütü yapılanmalarını görmezlikten geldi.
Eğer bir dış politika, temelsiz ve histerik yaklaşımlarla yönetilirse, gelinecek nokta budur ve korkarım bu işin başlangıcıdır. Kısa süre önce Rusya’da Putin tarafından paylaşılan şu tespiti burada tekrar hatırlatmakta fayda var: 2015 yılı Türkiye’nin birinci sorunu El Kaide terörü olacaktır.
Şimdi buradan Adana’da çevrilen tırdan, ortalığa saçılan Dışişleri’ndeki toplantının detaylarına kadar fotoğrafı en baştan çekmek gerekiyor. Bu süreçten sonra hangi açıklama yapılırsa yapılsın, inandırıcı olunması güç.
IŞİD denen terör örgütünün en büyük finansörlerinden biri Yasin El Kadı ise ve bu ülkeyi yönetenler bu kişiyi muteber (!) şahıs olarak nitelendiriyorsa, Musul’da yaşananlara sürpriz demek mümkün mü?
Silah, mühimmat, parasal ve siyasal destek iddiaları ortadayken, 9303 kodlu silahın Türkiye’den gönderildiği Birleşmiş Milletler’in 2013 Haziran raporuyla ortaya iddialar saçılırken, bu iktidar neyi, nasıl açıklayacak?
İlk iş, kaçırılan vatandaşlarımızın kurtarılması olmalı. Ama sonrasında da Irak’ın kuzeyinden yapılan petrol sevkiyatından, Irak merkezi yönetimi ile düşülen ters duruma, Esad kompleksinden hasıraltı edilen silah ve mühimmat iddialarına kadar hepsinin hesabı verilmeli.
Belki de işe Yasin El Kadı penceresinden bakılarak başlanmalı. İşte bir Dışişleri Bakanı’nın, yurtdışı arzuları hesaba katarak, kitaplaştırdığı bir politikanın sonucu. Gözüken o ki temenni edilmese de yaşanan, son yaşanacak olay da değil.
Neden? Çünkü sıfır (!) sorun diye yola çıkanlar; Türkiye’yi felakete sürüklemekte kararlı ve ‘yanıldık’ bile demekten uzaklar. Sıfır sorunla başlayıp, herkesle soruna, oradan da içte de sorun aşamasına getirdiler ülkeyi.
