Çetin Ünsalan – Yaparsan; batarsın

 

Bir ülkede en kritik konu, üretmeden, çalışmadan borç parayla yaşama biçimidir. Ne yazık ki bu hata, sonuçta ülkelerin iflası ile sonuçlanacak bir süreci de oya gibi işler. Eğer bir ülkede, sanayiden vazgeçmiş iseniz kalıcı ve sürdürülebilir bir istihdam yaratamazsınız.

 

Ekonominizi tamamen hizmetler sektörünün üzerine kurguladıysanız; o alanda da dünya çapındaki rekabette katma değer yakalayacak noktaya yaklaşamadıysanız attığınız taş, ürküttüğünüz kuşa değmez.

 

Örneğin Paris sizden milyonlarca kişi fazla turist çekiyorsa; çağrı merkezi yapmaya kalktığınızda Hindistan’daki hacim yakalanmıyorsa işiniz zor. Çünkü yoğurdun kaymağını birileri yerken, göbekten bağlandığınız hizmetler ana dalından erimeye, içeri girmeye başlarsınız.

 

Hizmet sektörü kazan kazanma yatırım yapılması gereken bir alandır. Eğer ki bunu bir dengeye oturtamadıysanız, yani sektörel dağılımınız ve istihdam içindeki payı, bir başlık olmaktan öteye geçip, ekonominizi domine eder hale geldiyse; sonuçta batarsınız.

 

Gelirleriniz ile giderleriniz arasındaki olumsuz farkı görmez, kamuyu tüketim vergilerinden finanse edecek şekilde ayarlar; bunun için de hesapsızca yurtdışından para getirip, iç piyasayı paraya boğar; neyi nasıl harcadığınıza bakmazsanız yanarsınız.

 

Çünkü o harcanan paralar gün gelip; size borç verenler tarafından geri istenildiğinde elinizde bunları ödeyecek yeterli enstrüman kalmadığı gibi, aşırı borçlanma nedeniyle iç piyasada da tüketimin azaldığını ve dolaylı vergi gelirinizin de düştüğünü görürsünüz.

 

Eğer siyasetçileriniz hassasiyetlerinizi istismar edebiliyorsa; bu yolla da askeriyeden kontrolsüz yardıma kadar her alanda bütçeyi istediği gibi kullanabiliyorsa; neden sıkıntı yaşadığınızın adresini başka yerde aramamanız gerekir.

 

Ülkede üretmek yerine, ithal etmek daha kolay geldiyse; borç parayla geleceği yemek, ekonominin kendisi gibi anlatıldıysa, neden işsizlikte patlama olduğunu sorgulanması kadar anlamsız bir iş olamaz. İşsiz kalırsınız…

 

Yurtdışından finansman kullanabilmek için, özel sektörünüzden devletinizin resmi bütçesine kadar bilançoları makyajlar, bunun için de uluslararası kurumları bile işe alet ederseniz; düştüğünüz anda bunların gün yüzüne çıkmasına ve hesabının sorulmasına kızamazsınız.

 

Ülkedeki bütün istatistiklerle oynar; sırf iktidarları şirin göstermek için yalan rakamlara boğulursanız, artık bir süre sonra gerçek fotoğrafı görmekten çok uzaklaşırsınız. İki tarafı uçurumlu bir yolda körebe oynamaya başlarsınız. Aşağı düştüğünüzde şaşırmayacaksınız.

 

Peki bugün kreditörlerle kavga etmeye hakkınız var mı? 9. Cumhurbaşkanı Demirel’in güzel bir sözü vardı: Haklı olmak kadar haklı kalmak da mühimdir.

 

Haklı kalamadığınız anda, gerekçelerinizin hepsi boşa düşer; gerçekçi bir çözümünüz yoksa ve sadece lafla peynir gemisi yürütüyorsanız sizi ezerler.

 

İşte size Yunanistan’ın durumu… Tanıdık geldi mi? Bugün bazı kendini bilmezler Yunanistan’a için için gülüyor. Durun daha, filmin ikinci yarısı var; acele etmeyin.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir