Yeni bir kavram; “Ekonomi serbest bölgeleri”

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan son dönemde alınan bazı kararlarla işlerliklerini ve avantajlarını yitiren serbest bölgeler uygulamasına son vereceklerini daha geniş kapsamlı bir konsept içersinde “Ekonomik serbest bölgeler” uygulamasına geçeceklerini açıklıyor.  Böylece dış ticaret ve cari açığı azaltacak sonuç elde edeceklerini söylüyor. Çağlayan’ın önerisi orta vade açısından yarar sağlayacaktır. Bununla birlikte birçok sektör temsilcisinin şikayetleri içersinde yer alan kısa vadede sonuç verecek, bir bölümü alınmış kararları kağıt üzerinde kalmış konuda yapılması gerekenler de gündeme alınmalıdır.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Anadolu ajansına verdiği demeçte “Serbest bölgeleri kaldırıyoruz. Yeni bir konsept üzerinde çalışıyoruz. Artık serbest bölgemler yerine ekonomi serbest bölgelerini kuracağız. Bu bölgeler birkaç ili kapsayan şekilde olabilecek ve içinde geniş perspektifte ticaret, turizm, lojistik, ulaşım, iletişim, sanayini tesisleri yer alabilecek” açıklamasını yapıyor.

Çağlayan seçimler sırasında Mersin ve Adana’yı içeren bir prototip hazırladıklarını bu prototipte, ekonomi serbest bölgenin içinde konutlar, rezidanslar, iş merkezleri bulunduğunu, yabancı yatırımcıların kullanacağı konut ve ofislerin bulunduğunu belirtti.

Bilindiği gibi serbest bölgelerin birçok avantajı ortadan kaldırıldığı için serbest bölgeler yeni bir statü talebinde bulunuyorlardı.  Bu açıdan böyle bir arayış uygun olabilir. Ancak, Bakan Çağlayan’ın bu yeni konsept için seçilecek alanların yer alacağını belirttiği demiryolu,  karayolu ve liman bağlantısı doğru bir yaklaşım. Ama bu yaklaşıma bu yeni konsept kadar mevcut OSB’lerin de ihtiyacı var. Ayrıca yeni kurulacak OSB’lerin mutlaka içinden demiryolu geçen, karayolu ve liman bağlantılı olmalarına özen gösterilmesi gerekir. Mevcut OSB’lerinde mümkün olduğunca bu yönde islah edilmesinin yolları aranmalıdır.

Türkiye’de çok az sayıda OSB’de karayolu dışında liman ve demiryolundan yararlanma imkanı vardır. O nedenle hemen dışından geçen demiryolu Diyarbakır OSB içine girmediği için, Diyarbakır’daki  mermerciler mermerlerini kamyon ile taşımak zorunda kalmaktadırlar. Bu mermerin Mersin limanına inmesi için ödenen taşıma ücretinin yarı fiyatına deniz yoluyla gönderilmesi Çin’e gönderilmesinde yarı sı kadar navlun ödenmesiyle sonuçlanmaktadır. Mermer bloğunun Diyarbakır’dan İstanbul’a  karayoluyla gönderilmesi  ve demir yolundan yararlanılamaması da Çin yolunda ödenen toplam navlundan daha yüksek olmaktadır.

Ekonomi yönetimi özellikle artan dış ticaret ve cari açığı azaltmak için yeni projeleri hayata geçiren çalışmalar yapıyorlar. Girdi Tedarik Stratejisi ile ihalelerde yerli malı tekliflerinde yüzde 15 pahalılıkta alım yapılayabilmesi gibi “pozitif ayrımcılık” yapan düzenlemeleri gündeme getiriyorlar. Ancak, bürokratik yapıyı kırıp uygulamada bunun tam olarak hayata geçmesini sağlayamadıkları çeşitli sektör temsilciliklerinin şikayetleriyle ortaya çıkıyor. Dünya taş ve kermer rezervinin yüzde 35’ine sahip olduğumuz iddia edilirken, belediyleler ve kamu kuruluşları dahil binalarda, kaldırımlarda Çin taşları kullanımının önüne geçilemediği biliniyor. Bu ve buna benzer yerli üretimi rekabetçi kılacağımız alanda önlemler alınamıyor.

Çağlayan’ın işlerliğinde sorunlar olan serbest bölgeler uygulaması yerine geniş kapsamlı yeni bir konsept içinde ekonomi serbest bölgeleri kurulacağından söz etmesi orta ve uzun vadeli bir adım olarak doğru olabilir. Ama kısa vadede OSB’lerin yapısındaki islah çalışmalarıyla atılması gereken adımlar gibi, kağıt üzerinde kalmış bir çok iyileştirici kararın ele alınması ve işler kılınması da düşünülmelidir.

Türkiye dış ticaret açığını ve cari açığı azaltmak için yeni girişimlerde bulunurken,  öncelikle daha önce aldığı önlemlerin kağıt üzerinde kalmasını ortadan kaldırarak kısa vadede iyileştirmelere gitmelidir. Ayrıca kısa vadede yapacağı yeni düzenlemelerle yerli üretimi rekabetçi kılacak ithalatı azaltacak, kolay sonuç alacağı adımları bir an evvel atmalıdır. Doğaldır ki, daha kalıcı çözümler için Çağlayan’ın sözünü ettiği gibi orta ve uzun vadeli girişimler de önemli olacaktır.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir