Çetin Ünsalan – Yoksulluk nasıl biter?

Türkiye’nin ekonomiyle ilgili sıkılan tüm palavralarına rağmen, en önemli problemlerinin başında gittikçe ağırlaşan yoksulluk ve işsizlik geliyor. Halkın fakirliğine, alım gücünü yitirmesine karşılık, dolaylı vergilerle soyulması ile daha büyük açmazlara düşürüldüğü bir resim var önümüzde.

 

Bunun çözümü elbette ekonomi politikalarını yeniden ele almaktan geçiyor. Bunları zaman zaman gerek bu köşede, gerekse de televizyon programlarında gündeme getiriyorum. Öncelikle şunun altını net çizmek gerekir ki, yoksulluk bu ülkenin kaderi değildir. Hiçbir sorunu da çözümsüz değildir. Hepsi faturası ağır ama kesin çözümlere sahip niteliktedir.

 

Fakat hepsinin temelinde bir sır var ki, onu aşmadan problemi çözmek mümkün değil. Bu sırrı ele almadan önce son açıklanan verilere bakalım. Türk-İş’in araştırmasına göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 4 bin TL; açlık sınırı ise bin 205 TL.

 

Rakamlar bunu gösterirken, aynı araştırma bir başka çarpıklığı daha ortaya koyuyor. Bir kişinin yaşam maliyeti Ekim 2014 itibariyle bin 426 TL. Yılbaşından bu yana artan maliyet ise tek haneli enflasyon olduğu iddia edilen ülkede 235 TL.

 

Dört kişilik bir ailede ise yılbaşından bu yana gıda maliyeti 124 TL, yaşam maliyeti ise 405 TL arttı. Varın çıkın hesabın içinden… Bir bankanın Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırmasının üçüncü çeyrek verileri ise, gelirlerin düştüğünü ve bunun da tasarruf oranını olumsuz etkilediği ortaya koyuyor. Yani özetle vatandaş neredeyse yoksul bile değil; aç…

 

Peki bu sır ne? Politikacılar mı; ekonomi dehaları mı ya da başka bir şey mi? Hepsinin namuslusu ve halktan yana olanı gerekli ama motoru ateşleyecek olan bunlar değil.  Pazartesi günü televizyon programımda, emeklilerin durumunu Ankara’ya partilere mektupla duyuran bir konuğum vardı.

 

Emekli Mehmet Fikri Sayıner… Şöyle bir ifade kullandı: “Ben vatandaş olarak hakkımı aramak için düştüm bu işin peşine. Emeklilere gidip sorun, sıkıntıları söylemezler. Boynunu büküp, ‘durum iyi’ derler. Oysa hepsi perişanlık çekiyor; birçoğunun maaşına hukuksuzca haciz getiriliyor ve çoğu aybaşını bulamıyor. Ama seslerini çıkartmıyorlar.’

 

İşte sır burada gizli. Sadece emekliler için değil; her vatandaş için alınması gereken tavırda, hak arama konusunda bir açmaz var. Bakın Macaristan’da Budapeşte’te binlerce insan dün sokağa çıktı. Ekonomi Bakanlığı’nın önünde cep telefonlarını sallayıp, hükümetteki Fidesz Partisi’ne eski bilgisayar parçalarını fırlattılar.

 

Sebep neydi biliyor musunuz? İnternet kullanımını vergiye bağlayacak bir kanun tasarısı… Her 1 Gb için 0,60 dolar vergi isteniyor. İnsanlar da çıkıp bunu üç dönemdir seçim kazanan partinin önünde protesto ediyor.

 

Birinci nokta insanların protesto ederek elbette hukuk içinde haklarını araması, ikinci nokta ise hükümetin insanları politikalarına ters davrandığı için hainlikle suçlayıp, polise dövdürtmemesi. İşte biz bu iki başlığı başaramadığımız için yoksulluk dahil hiçbir sorunumuzu çözemiyoruz.

 

Bunu çözmeden de problemlerin çözüleceğini beklemeyin. Her devirde tüm hakları size hazır verecek bir Atatürk bulamazsınız. Mevcut siyasiler hak gaspı peşinde… Şimdi hayatınızı devam ettirmek için ödediğiniz dolaylı vergileri, yöneticilerin itirazlara olan küstah tavırlarını ve hak aramayı ‘anarşi’ olarak gören zihniyeti bir düşünün… Cevabınız, yoksullukla ilgili beklentilerinizle uyuşuyor mu?

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir