Yuanı Dünya Parası Yapmak

Çin’in şubat ayı dış ticaret açığı son 22 yılın en üst düzeyine erişince yetkililer telaşlandılar.
Hemen kur tarafına baktılar. Geçen yıl yüzde 4.7 oranında değer kazanan yuanın değerini yüzde 0.5 oranında düşürerek ilk adımı attılar. İkinci adım olarak da yıllardır dillendirdikleri yuanın uluslararası para olmasını sağlamak için kollarını bir kez daha sıvadıklarını açıkladılar.
Peki Çin, yuanı dünyada isteyerek ve güvenerek kullanabilecek güçlü bir para haline getirebilir mi?
Bunun yanıtının Çin ekonomisinin gelecekteki gücüyle orantılı olacağı kesin.
Dünya Bankası’nın Çin’le ilgili son raporunda(*) 2030 yılında büyüklük açısından dünyanın en büyük ülkesinin Çin olacağının altı çiziliyor. Buna karşılık kişi başına düşen gelir açısından aynı duruma gelemeyecek bu ülke için 6 maddelik reform önerileri var.
Özellikle;
■ Piyasaya dayalı ekonomik sistemin güçlendirilmesi için kamu ve özel kesimin rolünün tekrar belirlenmesi,
■ İnovasyona açık bir sistemin teşvik edilmesi,
■ Çin ekonomisinin kaynakları etkin ve çevre sağlığına önem veren şeklinde kullanan “yeşil” bir yapıya dönüştürülmesi,
■ Fırsat eşitliğini teşvik eden ve herkesi kapsayan sosyal güvenlik sisteminin kurulması,
■ Hükümetin değişen rolüne uygun güçlü bir mali sistemin inşa edilmesi,
■ Diğer ülkelerle “kazan-kazan” prensibine dayalı bir yapının geliştirilmesi.
Her ne kadar Dünya Bankası’nın bakış açısının Çin’in “kapitalistleşmesini” gerçekleştirmek olduğu düşünülse bile, yukarıdaki 6 madde dünyada lider ülke olmak için gerekli asgari koşulları içeriyor.
Bu yeni yapılanma yolunda atılacak her adımın, yuanın dünya parası olmasına katkı yapacak eylemler olduğuna kuşku yoktur.
Tam aksine, Çin bugüne kadar sırf kendi ülkesini düşünerek uyguladığı politikaları sürdürmek isterse, büyük bir olasılıkla iç politika ve ekonomisinde başarılı olabilir.
Ancak bu yuanın dünya parası olmasına yetmez. Biz de dahil bazı ülkelerle yuan kullanarak ticaret yapma ya da yuan para birimli tahvil ihraç etme gibi eylemlerle parası uluslararası düzeyde talep edilen bir para haline gelmez.
(*) China 2030: Building a Modern, Harmonious and Creative High-Income Society, Dünya Bankası, Şubat 2012.

QE3 oyunları

ABD Merkez Bankası’nın Açık Piyasa İşlemleri Kurulu, son toplantısında ABD ekonomisi için olumlu mesajlar verirken, piyasaların ağzının suyunu akıttığı üçüncü parasal genişlemeye ne hayır, ne de evet diyerek umutları sürdürdü.
Bu bana dünyanın krizle sarsıldığı 2008 ve 2009 yıllarında IMF anlaşmasının yenilenip yenilenmeyeceği konusunda yaşadığımız süreci hatırlattı.
O tarihlerde yedi ya da sekiz kez “IMF ile anlaşma oluyor” gibi açıklamalarla piyasalar idare ediliyordu. IMF de buna sesini çıkarmayıp “Aman Türkiye’ye bir şey olmasın” diye bu söylemleri destekliyordu.
ABD Merkez Bankası da şimdi aynı şeyi yapıyor. Piyasalar da buna inanıyor.
Ne diyelim?

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir