Zayıf halkaların kırılacağı günler yaklaşıyor!

Geçtiğimiz hafta genelinde küresel piyasalarda yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmeler bakış açısına göre farklı şekilde algılanabilir, at gözlüğü takarak kısa vadeli bir yaklaşımı benimseyenler olumsuzlukların olumsuza dönüşmeye başladığını, belirsizliğin azalmasına bağlı olarak risk alma isteğinin yeniden artabileceğini iddia edebilirler. Tam aksine orta vadeli bir bakış açısı ile gelişmeleri değerlendirenler, hiç bir şeyin değişmediğiği, beklenti farklılaşmasına sebep olan faktörlerin bataklıkta çırpınmaktan başka bir anlam taşımadığını öne sürebilirler. Piyasalarda etkili olan ilk grup güç kullanarak beklentileri yönlendirmeye ve eğilimleri manipüle etmeye çalışarak günü kurtarabilir, fakat bu yaklaşımla sorunları çözemez ve ağırlaşmasını önlemez; piyasalarda işlem hacimleri ile risk alma isteği arasında güçlü bir ilişki var, risk alma isteği azaldıkça işlem hacimleri de geriliyor, kısa vadeli bakış açısı ile gün kurtarmaya çalışanlar güç kaybediyor ve evdeki hesapları çarşıya uymuyor, laflarla sorunların çözülemediği, normale dönüşün mümkün olmadığı gerçeği açığa çıkıyor.

Yunanistan konusundaki gelişmeler kısa vadeli piyasaları rahatlatabilir. Uluslararası enerji ayansı ve ABD’nin stratejik rezervleri kısmen devreye sokması ile petrol fiyatları bir miktar gerileyebibilir, Paris’te toplanan G-20 temsilcilerinin gıda fiyatlarındaki artışla mücadele etmek ve küresel bir tarım politikası oluşturmak konularında uzlaşmaya varmış gibi görünebilirler. Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu gelişmeler bir süre için riskten kaçınma eğilimini azaltabilir. Küresel kredi krizi sonrasında lafla birşeyler yapılmış ve gün kurtarılmış olabilir, fakat aynı şekilde devam etmesi pek mümkün görünmüyor. Olumlu olduğu iddia edilen gelişmeler serbest piyasaya müdahale niteliğindedir ve birikmiş sorunlar nedeniyle etkinlik üretmek yerine sorunları beslediğinin itirafı anlamındadır. Yunanistan’da yani hükümet güven oyu almış, kredi taksidini kullanabilmek ve yeterli büyüklükte yeni fon desteği olabilmek için tutamayacağı kesin olan sözler vermiş olabilir. Başta petrol olmak üzere etmia fiyatlarının gerilemesi enflasyon endişelerini kısmen azaltmış olabilir, fakat durgunluktan nasıl çıkılacağı konusunda hiç bir fikir yoktur ve dile gelen müdahaleler nedeniyle ikinci dip hareketinden nasıl kaçınılacağı konusunda herhangi bir şey üretilebilmiş değildir. 2002 yılı sonrasında menkul ve gayri menkul şeklindeki varlık değerleri ile emtia fiyatlarının paralel seyir gösterdiği, birlikte düşünüp çıktıkları dikkate alınır ise ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılabilir, küresel kredi krizi sırasında da başta petrol ve gıda fiyatları olmak üzere tüm emtialar gerilemişti ve bu durum piyasaların hoşuna gitmemiş, paniğin büyümesi önlenememişti… Asıl önemlisi varlık değerleri ile emtialar arasındaki paralel fiyat eğilimlerini farklılaştırmak için yapılan tüm yönlendirme ve müdahaleler başarısız olmuştu… Sorunlar ağır ve eğilimler sürdürelebilir olmayınca, enflasyonist baskıları hafifletmek adına emtia piyasalarına yapılan müdahalelerin yan tesirleri faydasından daha büyük olabilir.

2006 yılı Mayıs ayında ve 2008’de başlayan küresel kriz sırasında emtia fiyatları sert bir şekilde aşağı gitmişti ve enflasyon baskısının azalmasına rağmen kimse ?????????? riskten kaçınma paniğinin büyümesi önlenememişti, bu kez paniği dindirmek için yapılanlar nedeniyle emtia fiyatları düştüğü yerde kalamamış tekrar yükselişe geçmişti. söz konusu dönemde riskten kaçınma eğilimine bağlı olarak dolar diğer paralara karşı değerlenmiş, sermaye hareketleri daralmış, borç alacak zinciri kırılmış bilançolarda telafisi imkansız tahribatlar yaşanmıştı. Emtia fiyatlarının yönünü değiştirmeye çalışma sureti tüm yaşananlara rağmen yeniden gündeme geliyor ise bunun sebebi etkili ve yetkili kesimlerin çaresezliğidir.

Dışarıda yaşanan gelişmeleri ülkemiz açısından değerlendiren kesimlerin önemli bir kısmı gelişmeleri çarpıtarak hem kendini hem de başkalarını aldatmaya çalışıyor. Yunanistan’a ilişkin gelişmeleri ve petrol fiyatının gerilemesi için yapılanları çok iyi haber sanıyor! Öyle ya Yunanistan’daki gelişmeler sayesinde riskten kaçınma eğilimi terse dönecek ve Türkiye’ye de yeterli düzeyde sermaye gelecek! Petrol fiyatının gerilemesi sayesinde ise cari açıktaki büyüme duracak ve ekonomiyi durgunlaştıracak yeni önlemlere gerek kalmayacak!.. Bu ve benzeri değerlendirmeleri yapanlar ya hiçbir şey bilmiyorlar ya da kendilerini akıllı ve herkesi aptal sanıyorlar!.. Onlara sormak gerekiyor daha küçük fakat finanse edilemeyen bir cari açğı mı yoksa finanse edilen ancak daha büyük bir cari açığı mı tercih ederler? Zira bu iki seçenek dışında alternatif kalmadı…

Eğer dolar güçlenir ise emtia fiyatları daha da gerileyebilir ve varlık değerlerini de yanına çekebilir, sermaye hareketleri daralır ve panik kendi kendini besleyecek dinamiği yaratır. Unutmayın  durgunluktan çıkılamadı sadece karakteri enflasyonist veya deflasyonist olabilir… Sistemik risk azalmıyor, tam aksine artıyor; zayıf halkaların kırılacağı günlek yaklaşıyor…

Mehmet Uğur CİVELEK

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir