Çetin Ünsalan – Zenginlikten batıyoruz

Türkiye’de ekonomik tartışma, diğer konularda olduğu gibi iki ayrı görüş arasında gerçekleşiyor. Bir kesim durumun kötü, diğeri de olağanüstü iyi olduğunu söylüyor. Bir de arada kalanlar var. Onlar kim haklı çıksa ‘bildik’ diyecek çıkarcılar…

Türkiye ekonomisinin çok iyi durumda olduğu bizzat Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından dile getiriliyor. O kadar ki Şimşek geçen hafta içinde The Euromoney Eurasia Forumu’nda yaptığı konuşmada hem bütçe açığı, hem de borçululuk bakımından ülkenin son derece iyi durumda olduğunu iddia etti.

Peki o zaman ‘müjde’ diye sunulan bu tablo neyin nesi? Esnaf odalarına kesilen para cezaları siliniyor. Neden? Çünkü esnaf aidatlarını ödeyemiyor. Bu nedenle de ciddi anlamda borcu birikmiş durumda.

Taşeronluk sistemi yeniden düzenleniyor. Neden? Çünkü ülke toplu köle kampına dönmüş. Türkiye’de insanlar sosyal güvenceden yoksun, üç kuruşa ve her an kapının önüne konulabilecek türde çalıştırılıyor. Bu sistemi en çok kullanan da kamu; yani iktidarın bizzat kendisi…

Sosyal güvenlik prim alacakları yeniden yapılandırılıyor. Neden? Çünkü tahakkuk tahsilât oranına baktığınızda kimse sigorta primlerini yatıramıyor. Bakın kaçak işçi çalıştıranlardan bahsetmiyoruz. Çalışanını sigorta ettirmiş ama primini ödeyemeyen işletmeler bahse konu. Her şey o kadar yolundaki zevkten bir de faiz ödemek istiyorlar.

Mükelleflerin vergi, askerlik para cezası, trafik cezası, köprü ve otoyol cezaları yeniden yapılandırılıyor. Neden? İktidarları döneminde 10 yılda 4 kez aynı konuda af çıkaran bir iktidar yeni bir yapılandırma ile karşımıza çıkıyor.

Yine dikkatinizi çekerim, bunlar da kayıt dışı çalışanlar değil. Borcunu tahakkuk ettirip, ödeyemeyenler. Demek ki onların da o kadar çok parası var ki, bir de faiz borcumuz olsun demişler.

Öğrenci kredi ve harçları yeniden yapılandırılıyor. Vergi dairesindeki kredi ve harç yeniden yapılandırılıyor.  İğneden ipliğe her şeye af geliyor. Neden? Peki neden? Madem Türkiye ekonomisinde her şey yolunda, bu kadar insan neden borcunu kabul edip ödeyemiyor?

Kötü niyetli olan zaten kayıtdışı çalışıyor. Bunlar Gelir İdaresi’nin gözündeki sıfatlarıyla ‘kümesteki kazlar’… Şimdi seçim üzeri ‘müjdeler var yurdumun toprağına taşına’ diye sunulan bu gelişmede kimse madalyonun tersine bakmıyor.

Bir ülkede her şey yolunda olur da, herkes gırtlağına kadar borçlu olabilir mi? Hadi borçlandı, onu ödeyemiyorsa ve sürekli af ihtiyacı gündeme geliyorsa o ülkede her şey tıkırında denilebilir mi?

Seçim tadındaki bu af, gerçek ve çözüm odaklı bir düzenleme olmadığı için, sadece bir sonrakinden önceki, bir öncekinden sonrakidir. Daha şirketlerin ve bireylerin ödeyemedikleri kredi borçlarından bahsetmedim bile…

O kadar zenginiz, o kadar her şey yolunda ki zenginlikten batıyoruz. Aslında öyle olmuyor da ‘bazı şark kurnazları, cin olmadan adam çarpmaya çalışıyor.’ Ne yazık ki bu aflara muhtaç olan bir millet de gerçeği ve suçlusunu bile bile bu gölge oyununu amiyane tabirle yemiş gözüküyor.

Oysa bu suskunluk ve kabulleniş, bizi daha çok batırıyor. Ne yazık ki herkes de üç maymunu oynuyor. Korkmayın, söyleyin gerçekleri. Siz vatandaşsınız; hesap sorun. Yoksa bir kere affedip, yüz kere soyulmaya, tehdit ve baskı altında yaşamaya devam edersiniz. İşin erdemi; Shakespeare’in şu sözünden gizli:

“Korkaklar ecelleri gelmeden birkaç kere ölürler. Cesurlar ölümü bir kere tadarlar.” Bu memleketi yaşayan ölüler diyarı olmaktan kurtarmak sizin elinizde. Anlatın yaşadıklarınızı ve hesap sorun. Korkmayın! Çünkü iktidarın menşeiyle ‘game over’; bizim dilimizdeki haliyle de oyun bitti.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir